Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sabırsız Yürek

Stefan Zweig

Sabırsız Yürek Hakkında

Sabırsız Yürek konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

Başka Yayınevlerinden; SABIRSIZ YÜREK (Sayfa6 Yayınları, Can Yayınları) ACIMAK (Kutup Yıldızı Yayınları, Akvaryum Yayınları) TEHLİKELİ MERHAMET (Babil Yayıncılık) MERHAMET (Yordam Kitap) şeklinde yayınlanmıştır. Teğmen Hofmiller, süvari birliğiyle birlikte görev yapmak üzere Macar sınırı yakınlarında bulunan küçük bir köye tayin edilmiştir. Bir gün arkadaşlarıyla birlikte vakit geçirirken zengin Kekesfalva’nın yeğenini görür. Bir arkadaşının aracılığıyla Kekesfalvaların evine yemeğe davet edilir. Yemekte Kekesfalva’nın kızı Edith ve yeğeni Ilona ile tanışır. Orada Ilona ile dans eder. Ardından Edith’i de dansa davet eder. Ama o anda Edith birdenbire hıçkırıklara boğulunca büyük bir gaf yaptığını anlar, çünkü felçlidir ve tekerlikli sandalyeye mahkûmdur. Kekesfalva ve Ilona, Edith’in hastalığından kaynaklanan tüm kaprislerine katlanmakta ve onun durumuna çok üzülmektedir. Yaptığı gafın üzüntüsüyle Hofmiller ertesi gün özür dilemek için Edith’e çiçek gönderir. Zamanla her gün Edith ile Ilona’yı ziyaret etmeye başlar ve her geçen gün Edith’e duyduğu acıma hissi daha da artar. Edith de her gün özlemle Hofmiller’i beklemektedir. Bu arada Kekesfalva, Hofmiller’den Edith’in doktoru Condor’a, Edith’in iyileşme umudunun olup olmadığını gizlice sormasını ister, çünkü Condor bu konuda hiçbir zaman kesin bir şey söylememektedir. Hofmiller, Condor’dan Edith’in iyileşemeyeceğini öğrenir. Ama içindeki acıma duygusunun etkisiyle, Kekesfalva ailesini üzmemek için zararsız görünen yalanlar söylemeye ve onları bu konuda umutlandırmaya başlar. Hatta bu duygular Hofmiller’in aslında Edith’i iyileştirmeyeceğini bildiği halde onlara yeni bir tedavi yöntemini müjdelemesine, sonra da artık kendisine âşık olan Edith’e onun da ilanı aşk etmesine kadar sürükler onu. Duyduğu acıma duygusu giderek Hofmiller’i ele geçirmekte ve tüm hayatını geri döndürülemez bir biçimde şekillendirmektedir. Hofmiller’in tüm bunlarla hesaplaşması ve aslında iyi niyetten besleniyormuş gibi görünen acıma duygusunun Kekesfalva ve ailesinin, ayrıca Hofmiller’in karşısına neler çıkaracağını Avusturyalı ünlü yazar Stefan Zweig mükemmel bir biçimde anlatmış, öte yandan kişiye dünyanın en büyük meseleleri gibi görünen bu türden insanca sorunların savaşın dehşeti karşısında nasıl küçücük kalabileceğini ustalıkla işlemiştir.
Tahmini Okuma Süresi: 13 sa. 2 dk.Sayfa Sayısı: 460Basım Tarihi: Nisan 2016İlk Yayın Tarihi: 1939Yayınevi: Can YayınlarıOrijinal Adı: Ungeduld des Herzens
ISBN: 9789750732072Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 69.7
Erkek% 30.3
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Stefan Zweig
Stefan ZweigYazar · 187 kitap
Babası varlıklı bir sanayici olan Stefan Zweig, küçük yaşlardan itibaren kültür ve edebiyat alanında eğitim görmeye başladı. İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve Yunanca öğrendi. Viyana ve Berlin üniversitelerinde felsefe öğrenimi gördü. İlk şiirlerini lisedeyken, Hugo von Hofmannsthal'ın ve Rainer Maria Rilke'nin eserlerinin etkisiyle yazdı. 1901'den sonra Fransızca yazan Paul Verlaine ve Baudelaire'in şiirlerini Almanca'ya çevirdi. 1907-1909 yılları arasında Seylan, Gwaliar, Kalküta, Benores, Rangun ve Kuzey Hindistan'ı gezdi, bunu, 1911'deki New York, Kanada, Panama, Küba ve Porto Riko'yu kapsayan Amerika yolculuğu izledi. 1914 yılında Belçika'ya Émile Verhaeren'in yanına gitti. I. Dünya Savaşı'nda (1914-1917) gönüllü olarak Viyana'da savaş karargâhında "Savaş Arşivi"nde memur olarak çalıştı. Savaştan sonra Avusturya'ya dönerek Salzburg'a yerleşti. 1920 yılında, Frederike Von Winternit ile evlendi. Stefan Zweig Salzburg'da yaklaşık 20 yıl yaşadı. Kapuzinerberg'in yamacındaki villasında geçirdiği yıllar, Zweig'ın en verimli yıllarıdır. Kapuziner yokuşu, 5 numaradaki villayı, Friderike ile evli olduğu yıllarda satın aldı. Salzburg'da geçirdiği yıllar Zweig'ı edebiyatta doruğa tırmandırdı, en güzel eserlerini, kente ve Salzach’a yukardan bakan iki katlı, ağaçlar arasına gizlenmiş villada yazdı. Kısa sürede ünlü insanlarla dostluk kurdu, onları sık sık Salzburg'da konuk etti. Romain Rolland, Thomas Mann, H.G. Wells, Hugo von Hofmannstahl, James Joyce, Franz Werfel, Paul Valery, Arthur Schnitzler, Ravel, Toscanini ve Richard Strauss, Zweig'in konuğu oldu. Salzburg'da geçen yıllarında Zweig, Avrupa'nın düşünsel birliği için ağırlığını koydu; makaleleriyle ve konferanslarıyla aşırılıklara karşı uyarılarda bulundu; diplomatik çevrelere, akıl ve sabır çağrısı yaptı. 1927'de Almanya'nın Münih şehrinde "Duygu Karmaşası", "Yıldızın Parladığı Anlar" ve "Tarihsel Baş Minyatür" adlı kitapları yayımlandı, yine 1927'nin 20 Şubat tarihinde "Rilke'ye Veda" başlıklı konuşmasını yaptı. 1928'de Leo Tolstoy'un 100. Doğum Yıldönümü Kutlamaları'na katılmak üzere, Sovyetler Birliği'ne gitti. 1933'de, Nazilerin yakmaya başladıkları kitaplar arasında Yahudi kökenli Zweig'ın eserleri de yer alıyordu. 1934'te Gestapo'nun villasını basıp, silah araması üzerine Zweig ülkesini terk etmek zorunda kaldı ve İngiltere'ye, Londra'ya yerleşti. Ancak, kendini burada da rahat hissedemedi ve taşındı. Zweig, 1937'de ilk karısı Frederike'den ayrıldı ve bir yıl sonra Portekiz'e yanında Lotte Altman adında bir kadınla gitti. O sıralarda Avusturya, Alman Reich'ına katılmıştı ve Zweig da İngiliz vatandaşlığına geçmek için müracaat etti. 1939'da "Kalbin Sabırsızlığı" adlı romanı yayımlandı ve Zweig da, Portekiz seyahatine birlikte çıktığı Lotte Altman ile evlendi. 1940'ta İngiliz tabiiyetine girdi, II. Dünya Savaşı sırasında New York'a, Arjantin'e, Paraguay'a ve Brezilya'ya gitti. Zweig konferanslar için gittiği Brezilya'ya yerleşmeye karar verdi. Orada ünlü "Bir Satranç Öyküsü"nü kaleme aldı. Stefan Zweig, 1941'de Montaigne üzerine çalışmaya başladı ve "Dünün Dünyası - Avrupa Anıları" adlı otobiyografisini kaleme aldı. "Dünün Dünyası" kitabı, 1900’lerin başında gençliğini yaşamış bir yazarın yaşadığı dünyanın asla eskisi gibi olmayacağını farkettiğinde eski günlere düzdüğü bir övgüdür. Avrupa’nın içine düştüğü durumdan duyduğu üzüntü ve yaşamındaki düş kırıklıkları nedeniyle 22 Şubat 1942'de Rio de Janeiro'da, karısı Lotte ile birlikte intihar etti. Buna Hitler’in dünya düzenini kalıcı sanmasının verdiği karamsarlığın yanı sıra, kendi dünyasının asla bir daha varolmayacağı düşüncesi neden oldu. Üretken bir yazar olan Zweig, birçok konuda denemeler yaptı. Lirik şiirler yazdı, trajedi ve dram türünde sahne eserleri denedi, özellikle biyografi alanında önemli eserler ortaya koydu. Freud ve psikolojiye olan ilgisi onu bu alana yöneltti. Biyografi alanındaki çalışmaları, dönemin birçok ünlü kişisinin hayatlarını gözler önüne serdi. Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski; Kendi İçindeki Şeytanla Savaşanlar: Hölderlin, Kleist, Nietzsche; Romain Rolland; Marie Antoinette; Magellan, Stendhal, Erasmus, Fouche eserleri bu biyografilerden birkaçıdır.