"İki tür acıma duygusu vardır, birincisi duygusal ve zayıf olanı, başka birinin yaşadığı felaketlerden kaynaklanan acı ve hüzünden olabildiğince çabuk kurtulmak için çırpınan yüreğin sabırsızlığıdır. Bu acıma duygusu, aynı acıyı hissetmekten çok başkasının acısına karşı kendi ruhumuzun içgüdüsel bir savunmasıdır. Diğer tek ve gerçek acıma duygusu ise, duygusal olmayan ama yaratıcı olan, ne istediğini bilen, sabırla gücü yettiğince, hatta gücünün bile ötesinde katlanmaya ve dayanmaya kararlı olunan acıma duygusudur. İnsan yalnızca sonuna kadar dayanabildiği en acı ve en zor sona kadar sabredebildiği zaman karşısındakine yardımcı olabilir. Yalnızca kendini feda ettiği zaman, ancak o zaman!"
En iyi giriş cümlelerinden biri olan bu kesitle başlar,Sabırsız yürek.
Bu kitabı elime almadan önce birçok bilgiden noksan durumdaydım.Kitabın Stefan Zweig'in en uzun kitabı hatta bazı kaynaklara göre yazmış olduğu tek roman bilgisine vakıf değildim.Kitabın türkçe orjinal ismi sabırsız yürek olmakla birlikte Türkiye'de satışı "acımak, merhamet" gibi başlıklarla iktiza etmiştir
Hem Dostoyevskinin hem Reşat Nuri Güntekinin ısrarla üstünde durduğu acımak temasının önemi ve anlamı bu kitabı okumakla birlikte tamamen yüreğime oturdu.
Muhtevasın da acıma duygusuna odaklanan bu eser, merhametin kimi zaman gösterene ve gösterilene nasıl bir yıkım getirebileceğine oldukça etkileyici ve akıcı bir şekilde okura yansıtıyor.Bu kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum.