Düşünün, bir sabah uyandınız ama tüm teknolojik imkanlarınız devre dışı kalmış. Elektrik yok, radyolar, telefonlar, televizyonlar, internet çalışmıyor. Üstelik bir gün önce haberlerde nükleer savaşa dair hararetli tartışmaları dinlemiştiniz. Okyanusun ortasında minik bir takım adadasınız. O an ilk düşündüğünüz şey sonunda yaptıkları ve dünyayı bilinmezliğe sürükledikleri olur değil mi? Radyoaktif bulutlar bana ne zaman ulaşacak diye kaygıyla beklediğiniz o anlar...
Sonrası ise tamamen bambaşka bir kurgu...
Şimdiye dek yazılmış en iyimser distopya olabilir.
Alıntılar:
"Şöyle diyordunuz: Hayatın yollarında hiç durmadan tarihimizin can sıkıcı cesetlerine takılıp sendeliyoruz. Ama geçmişiyle boğuşmaktan usanan insanlık eğer bir gün geleceğiyle karşılaşsa, onu tanıyabilecek mi? Kendini onda bulup, onun güçlü ve sıcak bedenine avuçlarını dayayabilecek mi? Evet hanımefendi, eğer bu bir önsezi idiyse doğrulandı, eğer bir dilek idiyse gerçekleşti."
"İnsanların körleşme arzusu hep hafife alınır. Var olduğunu bilmek istemiyorlarsa, ömürleri boyunca yanından geçip seni asla görmeyebilirler. "
"Bilge birisi kendisini eylemlerinden ve sonuçlarından sorumlu görür; bilgelikten hiç nasiplenememiş insan ise kendini sadece niyetlerinden sorumlu sayar."
"Tek düşmanınızın ölüm olduğunu kabul etmeye hazır mısınız?"