Empedokles’in Dostları Amin Maalouf’un okuduğum ilk kitabı, bunu dile getirme sebebim çok geç olması... Yazar geçmişte değil yaşadığımız âna tam anlamıyla bu sıkışmışlığa ışık tutuyor. Geleceği, distopik geleceği öngörüyor. “ Bence gözlerine kadar çamura batmış durumda olan biziz!” Bu noktada her şey önemini yitiriyor. Bir seneyi aşkın süredir bu yaşadıklarımız, yaşamaya devam ettiklerimiz... Yaşamlarımızdaki hiçbir şey eski önemine sahip değil, sağlığımız koca bir hiç iken. Hayatımıza yön veren kriterler gün geçtikçe değişiyor, değişmeyen tek şey rutinleşmiş, sağduyusuz yaşamlarımız. “İnsanlık savruluyor ve düşüşünü geciktirmek için neye tutunabileceğini göremiyorum.” İnsanlığımız savruluyor, sarsılıyor. Peki ya bizler ne yapıyoruz nihai sona farklı perspektiflerden bakıyoruz; en ön localardan. Evet nihai son, şimdilik diri bir gerçeklikle seyretme fırsatı bulduğumuz nihai son...
Daha fazla öğrenme, okuma, üretme, görme arzusuna sahip olduğum bu dönemde Empedokles’in Dostları’nın umutları tıpkı Eve’in solgun yüzüne renk ve ışıltı verdiği gibi benim de bu sıkışmışlığın hayatımda bıraktığı izleri silmeme, heyecanımı kazanmama sebep oldu diyebilirim. Askıya aldığım hayatım heyecanımla bir farkındalığa dönüştü.