Baba Ocağı..
Tüm 53 senelik hayat maceranıza rağmen Baba Ocağı her zaman sizi bekler. Zaman adeta durmuştur baba ocağında. Babanızın gençliğinde yaptığı kendi çapında estetik ahşap tavan, babaannenizin 90 yıllık çeyiz sandığı, sevdiklerinizin her geçen sene biraz daha artan mezar taşları, uçsuz bucaksız bozkırın sararmış tahıl tarlaları, antik zamanlardan kalan İnönü Mağaraları, Sakarya'nın Kirmir Çayı, kırlangıçlar, kumrular, çalı kuşları hiç değişmeyen vefalı dostlar gibi, siz dünyanın neresine giderseniz gidin, bilmem hangi belalara ve maceralara dalarsanız dalın, beklerler sizi.. Sadece beklerler...
Ruhunuza tarifi imkansız bir sükunet ihsan ederler. 70'lerin, 80'lerin güzel günlerini hatırlarken gözleriniz buğulanır. 53 senedir aşinası olduğunuz kutsal kadının sesi "Hakan oğlum, haydi Burhan'ı da uyandır da et soğumadan yiyelim" diye bayramın ikinci günü kutsal Kurban etine çağırmadan önce vefa yazınızı bitirmek istersiniz telaşla.. Senelerdir uyumadığınız sert yün yer yatağının gitgide eskiyen vücudunuza yaşattığı ağrılar bile mazinin hatırına tatlı birer okşayışa dönüşüverir. Ve merhum babanızın gençliğinde yaptığı tavana bakarken hatıralar eşliğinde, o müşfik çağrıyı beklersiniz: "Hakan oğlum!"
Ankara Güdül'den herkese tekrar güzel bayramlar..
Doç. Dr. Hakan Ulucan