Realist,Natüralist eserler veren,eserleri gözleme dayalı olan,Emile Zola'dan etkilenmiş,tokalaşmayı sevmeyen ve bu yüzden yüzlerce eldiveni bulunan,sokağa çıkarken bu eldivenleri kullanan Hüseyin Rahmi Gürpınar ‘ın altı öyküden oluşan kitabıdır.Yazar öykülerini genel olarak yine kendine has mizah üslubuyla ,yine gözleme dayalı gerçekçiliğiyle yazmış.Dönemin insanı,İstanbul ve hayatı gözler önüne seriliyor.Öyküler içinde hüzünlü olanlar da var.
Öykülerin bazılarından bahsedeceğim.İlk öykü İki Hödüğün Seyahati.Birbirlerinin adını doğru söyleyemeyen iki dost Büyükada'ya gitmek ister.Yolda başlarına gelmeyen kalmaz.Onların saf hallerinden yararlanan insanlar ve kendi saflıkları mizahi bir dille anlatılır.”Nasıl Öldürdüler?”kitabın ikinci öyküsü ilk öykünün aksine hüzünlüdür.Bir tanığın olduğu bir cinayet işlenir.Öldürülen, Dertli adında bir eşektir.Eski gelenek ve yeni geleneklerin de çatışmasının işlendiği ama esas olarak gelin kaynana çatışmasını mizahi bir dille anlatan “Müslüman Mahallesinde Bu İş Olur mu? “ kitabın üçüncü öyküsü.
Günümüzde de var dünyanın düz olduğunu savunanlar.Arzın Yuvarlaklığına İnanmıyor öyküsü bu konuyu işler.Sokağı, edebiyatta işleyen yazarın, Büyük Ana öyküsü kitabın beşinci öyküsüdür,ölümün telepatik olabileceği üzerine yazılan,kitabın hüzünlü öykülerindendir. Son öykü olan Tövbeler Tövbesi ise mizah yüklü bir öyküdür.Hasibe Hanım başına gelen bir olayı etrafındakilere anlatır.