Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Eksantrik Münzevi

Eksantrik Münzevi
@Munzeviiiiiii
Sıkı Okur
Elifce
Elifce
'nin yazarı...
Sabitlenmiş gönderi
İnsanın kendi yazdığı kitaba dokunması bambaşka bir hismiş...😍
Elifce
Elifce
Reklam
Öyle tip adamlar vardır ki daha merhaba demeden tabancanı çıkarıp onları vurman gerekir. Ama harcayacağın kurşuna yazık.
Çok doğru çok... Sonra diyorlar ki çok kitap alıyorsun sürekli yeni kitap ekleniyor nasıl almayım😃😁🦋
Eda

Eda

@edosky
·
14 Mayıs 01:03
"Ne var ki yıkımlarda, bizi biz yapan şeylere dair ipuçları vardır."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Eksantrik Münzevi tekrar paylaştı.
"Ne var ki yıkımlarda, bizi biz yapan şeylere dair ipuçları vardır."
Türkiye'nin sadece hasımları ile değil, komşu ve müttefikleri ile ilişkilerinin de anahtarı 'hüviyeť'inden çok 'şahsiyet'i olmalıdır. Tarihî, siyasî ve kültürel hüviyetimizi tükenmez bir sermaye gibi kullanarak ve hemen hemen sadece bundan medet umarak güç ve itibar elde edemeyiz; şahsiyet geliştirmenin lüzumunu da farketmeliyiz. Başımıza 'çuval' geçirilerek anlatılmak istenilen şeyin aslında 'ne' olduğunu bir kere daha ve ayrıca 'tavzih' ettirmeye çabalamak, hiç bir 'kazanç telâkkisiyle tenezzül edilebilecek bir tavır değildir. 'Dostluğa' muhtaç ve mecbur olduğunu hissettirmek, yeri geldiğinde aşağılanmayı ve her an gözden çıkarılabilmeyi peşinen kabul etmek değil midir?
Reklam
Halbuki, hedeflerini belirlemiş, kendinden ve politikasından emin, kararlılığında yalçın bir ülke, ne bu kadar çabuk 'heyheylenir', ne de bu kadar kolay 'teskin ve teselli' edilebilir.
Problemin düğüm noktası, Türkiye'nin 'soğuk savaş sonrasına adapte olmakta zorlanmasıdır. Biz 'soğuk savaş'ın sona erdiğini gördük, işittik, duyduk ve öğrendik; fakat henüz idrakimize tam olarak sindirebildiğimiz söylenemez. Onun içindir ki, hâlâ 'soğuk savaş'tan müdevver bir terminoloji ile 'dost ve müttefik ülke' söylemlerini lüzumundan fazla ciddiye alıyoruz. 1999'da terörist başının teslimi gibi, önümüzdeki zamanlarda da bir kaç 'teslimať yapılırsa, bizim hedef ve politika tesbitimiz, hayli bir zaman daha ertelenmiş olabilecektir.
"Kim" olduğu mühim değil, kendi nefsine, "nefs-i emmare"sinin zaaflarına direnemeyen, kimseye direnemez.
Hepimiz, her birimiz yaptıklarımıza bakıp önce kendimize kızmayı deneyemez miyiz?! Kendimize kafa tutmayı göze alamaz mıyız?! "Deneyemezsek" "şayet, göze alamazsak" eğer, bilelim ki yarın bir gün gerektiğinde "direnemeyiz" de... "Kime" mi? "Kim" olduğu mühim değil, kendi nefsine, "nefs-i emmare"sinin zaaflarına direnemeyen, kimseye direnemez.
Amerika'ya en fazla sövenlerin, en fazla kafa tutanların; Amerika'dan en fazla korktuklarının, Amerika'ya en az direndiklerinin, Amerika gelince en erken ve en alçakça kaçtıklarının en mahçup şahidi Bağdat olmadı mı?
Reklam
dışımızdaki sebep ve sâikler her ne olursa olsun nefs muhasebesinin yine de "farz" olduğunu ve biz öncelikle "kendi halimizi" ıslah etmedikçe asla iflâh olmayacağımızı yeniden hatırlayalım.
Diyelim ki, her şeyin sorumlusu emperyalistler, dış düşmanlar, iç düşmanlar... Yöneticilerimizi satın alıyorlar, kaynaklarımızı sömürüyorlar, bize "cola"yı da "marlboro"yu da zorla içiriyorlar... Peki ama, hepimizin elimizi sürdüğümüz kamu mallarını da yabancılar mı tahrip ediyor, telefon kulübelerindeki ankesörleri de mi emperyalistler kırıyor? Daha böyle binlerce şey sayılabilir, elimizle ettiğimiz ve başımızla çekmekte olduğumuz....
Nefs muhasebesi" denilen şeyin esası, önce kendi "hal ve gidiş"ine bakmak, kabahati evvela kendinde ve kendi fiilinde aramak değilse nedir ve karşımızda emperyalizm, etrafımızda düşman var diye bizler için hiç mi bir şey ifade etmiyor?
Başımıza gelen musibetlerin asıl müsebbebi olarak kendimizi, kendi hata ve zaaflamızı görmemiz gafletten ziyade mes'uliyete yakın durmuyor mu?
bütün ümitler bize bağlı; çünkü, bizden daha ümitsiz durumda başka bir alem yok.
Milletler arası siyasete, takriben yarım asır müddetince damgasını vuran "soğuk savaş"ın temelinde ideolojik çatışmanın yol açtığı siyasi ve askeri kutuplaşma yatıyordu.
43,9bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.