Roald Dahl
Bu 24 saatte okuduğum 4. Dahl kitabı oldu, diğer incelemeleri vs. okudum çok tatlı kitap felan demişler de ben hiçbir tatlılık göremedim ve bence okuduğum dört kitap içerisinde tek mesajı olmayan kitap herhalde bu kitaptı. Bu kitapta çocuklara şu mesajı mı vereceksiniz bir erkek, sevdiği kadını elde etmek için her türlü hileye ve yalana başvurabilir ve bu hile sonucu o kadınla evlenebilir mesajı mı? Yarısı resimlerden oluştuğu için 40 dakika gibi bir sürede okudum gerçekten konu bütünlüğü dışında bir hoş yanını göremedim. Bir insan utangaç ve çekingen olabilir ama sırf sevdiğini elde etmek ve de kitabın içerisinde geçen tabirle "kendine köle etmek" için hileye başvurmamalı. Bence bu çocuk kitabı, çocuklara iyi bir örnek değil belki kaplumbağa sevgisi verebilir sadece o kadar...
KaplumbağaRoald Dahl · Can Çocuk Yayınları · 2013292 okunma
Büyülü Parmak adlı kitabın yazarı nasıl aynı kişi olabilir diye insan sorguluyor... Avcılık karşıtı yazılan bu kitabın kurgusu son derecede zayıftı ve basitti yani nasıl söyleyeyim ilkokula giden hayal gücü ve yazma yeteneği olan bir çocuğa kağıt, kalem ve konuyu verseniz bunu yazabilir diye düşünüyorum gerçekten çok ama çok zayıf bir kitap...
Büyülü ParmakRoald Dahl · Can Çocuk Yayınları · 2014402 okunma
Roald Dahl kitabı oldu ama şunu açıkça söylüyorum ki bu kitap çok zayıf asla bir
Charlie'nin Çikolata Fabrikası kitabı olamaz hem kısa olması sebebiyle olamaz hem içerik, metin zayıflığından dolayı olamaz. Kitabın ana konusu, vermek istediği mesaj şunlardır "sonunda iyiler mutlaka kazanır ve de birlikten kuvvet doğar" bu mesajlar zaten kitabı okuyan herkesin görebileceği mesajlar. Kitap hem kısa hemde sayfalarının hemen hemen yarısı resimlerden oluşuyor bundan dolayı 30-40 dakika içerisinde çok rahat ve kolay bir şekilde okunabiliyor ve çevirisi de
Roald Dahl
Bundan yaklaşık 15-20 yıl önceydi ilkokul sıralarında bir öğrenciydim o gün okulda sınıf arkadaşlarımızdan birinin getirdiği bir filmi izleyecektik o film şu an incelemesini yaptığım
Charlie'nin Çikolata Fabrikası kitabının aynı adla beyaz perdeye uyarlanmış filmiydi. Daha sonra ki yıllarda filmi birkaç kez daha izledim filmini çok beğendiğim için kitabını da hep okumak istemiştim bile okumak bugüne kısmetmiş. Kitabı okumayı öyle çok istiyordum ki 208 sayfa 30 bölümden oluşan bu kitaba gece 02-03 sularında başlayıp 05.20 sularında yani 2.5-3.5 saat içerisinde okudum ve okurken çok büyük bir keyif aldım. Şunu da söyleyebilirim ki çekilen film birebir kitabın aynısı olmuş öyle ekleme, çıkarma hiç yok gibi olmakla birlikte birebir kitabın aynısını film yapmışlar gerçekten tebrik ederim. Öte yandan kitap açgözlülük, televizyon gibi çeşitli bağımlılıkların zararlarını, şımarık çocuk yetiştirmenin sonucunda o çocuğun hem kendine hem ailesine hemde çevresine nasıl zararlarını anlatıyor. Her ne kadar 9+ çocuk kitabı olarak kategorize edilse de gerçekten satır aralarında çok çarpıcı öğütler bulunuyor. İyi ki filmini izlemişim, iyi ki kitabını da şimdi okudum çok güzel bir kitap...
Bir ek olarak da çeviriye değinmek istiyorum çeviri öyle bir uyarlanmış ki sanki kitap bir Türk edebiyatı kitabı, karakterler Türk karakterleri gibiydi bu hoş bir anlatım katmış diye düşünüyorum bana çok samimi geldi :)
Yasemin Gözütok hanıma teşekkür ederim. Lakin Türk Edebiyatı içerisinde yeri olan bu kitabı çok beğenemedim çünkü kitap tamamen Fransız Edebiyatı kopyası gibi olmuş zaten içinde ki bir hikâye
Emile Zola gibi Fransız yazarlardan etkilenmiş ben Fransız Edebiyatı yazarlarını Moliere haricî sevmediğim için bu kitabı da beğenmedim yani Türk Edebiyatı içerisinde bir Fransız Edebiyatı eseri gibi durmuştu.
Yazar gündelik hayatın içindeki herkesin başına gelebilir olan küçük detaylara dokunmak istemiş ama bir kaç yer dışında bunu yapamamış kitabı gerçekten sevemedim üç beş söz, bir kaç kısım harici çok güzel diyebileceğim hiçbir nokta da olmadı.
Sergüzeşt romanının yazarından bu hikayeleri pek beğenemedim daha güçlü bir kurgu ve hikaye beklerdim ama gerçekten buram buram Fransız Edebiyatı kokuyordu ben hiç Türk edebiyatına dair bir emare göremedim sadece yer ve mekanlar öyleydi.
Küçük ŞeylerSamipaşazade Sezai · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201813,3bin okunma
Akif Emre
Âkif Emre'nin Türkiye'nin erken kaybettiği mütefekkirlerden biri olduğunu düşünüyorum. Bu kitaba da 23 Mayıs günü ölüm yıldönümü olması sebebiyle başladım ve okuduğum ilk Âkif Emre kitabı oldu, ben kitabı genel manada beğendim lakin kitabın içerisindeki yazılar 1980-2000 arası yazılan yazılar olduğu için bazı konular geçmiş gün olduğu için günümüz şartlarında geçerliliği kalmış olmuyor lakin Âkif Emre'nin satır aralarında yaptığı tespitler çok ama çok güzellerdi. Âkif Emre'ye, Allah rahmet eylesin cidden çok değerli bir kalemdi ben kitabın içerisinde ki yazılarını, tespitlerini gerçekten beğendim, beğenmek ile birlikte kendinde kalan "İz"ler'i yazdığı için yazılar okur da hâliyle izler bırakıyor. Bazı konular güncelliğini yitirmiş olduğu için ve bazı konularda hâlâ geçerli olduğu için görece olarak iyi sayılabilir bir kitap. Eğer güncelliği yitmiş bazı mevzular olmasa 10/10 verebilirdim ama bu yüzden 7/10
Osman Nuri Topbaş Hocanın okuduğum ikinci kitabı oldu bu kitabı da çok beğendim. Kitap iki bölümden oluşuyor birinci bölüm Peygamber Efendimiz ve Efendimizin özelliklerini, yaşamını ve aile yaşamını anlatıyor, ikinci bölüm ise Kur'an'ı Kerim'in özelliklerini, Kur'an'ı Kerim'in bu yaşamda ki en büyük mucize olduğunu örnekler ile anlatıyordu. Gece başladığım bu kitabı gün içinde hemen bitirdim. 88 sayfa olması ve hoş anlatımlı bir dili olduğu için çok kolay okunup, anlaşılan bir kitap ben beğendim, okumak isteyenlere de tavsiye ederim...10/10 :)
Reşat Nuri Güntekin
İddaa ediyorum bu kitabı okudukça veya okuyup bitirince kadın düşmanı denilen erkek karakter Ziya/Homongolos'u sevecek, kadın karakter olan Sara isimli kadından da nefret üstü nefret edeceksiniz...
Neden böyle bir başlık koydum önce onu açayım.
Ezel dizisini izleyenler ne demek istediğimi anlayacaklar bu kitabın iki ana karakterinden biri olan kadın karakter Sara= Ezel'de ki Şebnem, kitabın erkek karakteri Homongolos/Ziya= Ezel'de ki Tevfik'tir.
Kitap mektup tarzında yazılmış bir romandı örnek vermek gerekirse
Fyodor Dostoyevski 'nin İnsancıklar ve Beyaz Geceler adlı kitaplarına benziyordu. Kitabın benim okuduğum baskısı 174 sayfaydı bu 174 sayfanın 120 sayfası 1. Kısım 15 mektup Sara adlı aşağılık kadının mektuplarından oluşuyordu bu bölüm gayet bayağı ve sıkıcıydı bu bölüme komple 0-1/10 puan verdim, 2. Kısım ise yaklaşık son 54 sayfası kitabın Erkek ana karakteri Ziya veya Homongolos'un ölmüş arkadaşına 4 tane mektubundan oluşuyordu işte bu mektuplar beni derinden etkiledi ve keşke bu karakterin mektupları uzun olsaydı da, Sara adlı kişinin mektupları kısa olsaydı dedirtti. Kitabı bütün olarak ele alınca bu yüzden 5/10 puan maksimum diye düşünüyorum ikinci okuduğum Reşat Nuri Güntekin kitabı olan bu kitap ilk okuduğum Reşat Nuri Güntekin kitabı olan
Yaprak Dökümü kitabının yanına bile yaklaşmaz nitekim Yaprak Dökümü kitabına 10/10 puan vermiştim. Bu kitabı okutan iki şey vardı biri Reşat Nuri'nin akıcı kalemi diğeri ise karakter tahlillerinin çok kuvvetli ve güzel olmasıydı
Bir Kadın DüşmanıReşat Nuri Güntekin · İnkılap Kitabevi · 19824,067 okunma
Mustafa Çalık
5 ay önce nükseden elim hastalık sebebiyle vefat eden merhum
Mustafa Çalık hocanın okuduğum ilk kitabı oldu, kitap
Mustafa Çalık hocanın çeşitli tarihlerde, çeşitli konular hakkında bazı dergiler de yazdığı yazıların toplanmasından meydana geliyor. Yazıların tamamı yazıldığı dönemin siyasi ortamını veya genel tarih, siyaset, milliyetçilik gibi konulara değiniyordu. Ben özellikle
Turgut Özal ve Özal devri hakkında yaptığı yorumları ve çıkarımları çok beğendim gerçekten
Mustafa Çalık hocanın milliyetçi ve müslüman entelektüel bir aydın olduğunu düşünüyorum. Sadece bazı meseleler de bazı kişileri gereksiz yüce göstermiş diye düşünsem de kendi içinde tutarlı hoş bir kitaptı, adeta yakın siyasi geçmişi 15-20 yıl önceyi tekrar yaşadım zaten aynı meselelerin bazıları hatta daha doğrusu birçoğu günümüzde de devam ediyor...
Risale-i Nur 'larda geçen şiirsel bölümler, 2. Bölüm ise ekseriyetle Üstad
Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin talebelerinden şahsına ithafen yazılan şiirlerden oluşmaktadır. Kitabın önsözünü de Bediüzzaman Hazretleri ve şiir ilişkisine dahil
İhsan Atasoy yazmıştır. Gerçekten çok güzel bir derleme çalışması olmuş, okurken keyif aldım eğer uykum gelmeseydi bir gecede bitirirdim o derece güzel bir kitaptı ve Risale-i nurlar'dan vecizeler okumak çok hoş oldu. Herkese tavsiye ederim ve ayriyeten içerisinde çok sevdiğim bir şiir olan
Osman Yüksel Serdengeçti 'nin "Bir Kahraman Bekliyoruz" adlı şiiri olması beni çok mutlu etti...
Oktay Rifat
Okuduğum ikinci Oktay Rifat kitabı oldu bu kitabı diğer okuduğum kitabı olan
Bir Aşka Vuran Güneş kitabından daha çok beğendim. Ortalama bir şiir kitabı olduğunu düşünüyorum gece başlamış olsam 1-2 saat içerisinde bitirirdim lakin gece başladığım için devam etmedim gün içine bıraktım. Okunabilir bir şiir kitabıydı güzel temalı şiirler de vardı ama sadece hüzün duygulu şiirler olduğu için de yer yer boğucu olabiliyordu ama şunu söyleyebilirim ki Oktay Rifat ile tanışmak için ideal bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Aşağı YukarıOktay Rifat · Yeditepe Yayınları · 195268 okunma
Abdülhak Şinasi Hisar
Biz bugün kudemâdan bahsederken, kolaylık olsun diye "divan edebiyatı" diyoruz. Bu, uydurma bir tâbirdir. Onlar kendilerine sadece şair; kullandıkları aruz'a, vezin ve şiir kitaplarına da, manzumelerini malûm teşrifatla sıraya koyarak, "dîvân" derlerdi. Kudemâdan sonrakiler "dîvân" tertibinden vazgeçtilerse de, yine aruz vezniyle yazdıkları şiirleri, divan şiirinin tabiî bir devamı ve maba'dıdır. Yüzlerce senelerden beridir, beş, beş buçuk asır, bizim klasik zevkimiz devam ettiği müddetçe yazılmış bütün bu mısralar, denilebilir ki bütün divan şiiri, harici zevâidinden tecrît edildiği takdirde, yalnız öz mısralardan ibaret birer mısra ve beyit müntahabâtı olmak sevdasındadır. Şairlerin de asıl şair oldukları zamanlarda yazdıklarıyla böyle birer antoloji meydana gelmiş olur.
Bu küçük kitapta, yalnız aşka ve onun akrabası hislere dair ve yalnız aruz vezniyle yazılmış olan mısralar var. Dilimizin, ebediyet için söylenmiş olduklarına inandığımız bu mısralarını vezinleri dolayısıyla, bir nevi veda gibi telâkki edemeyiz. Bu mısralar, modası geçmiş bazı kelimelerine rağmen, Türkçemizin ebedî hayatıyla beraberdirler. Zaten bütün bu zamanlar şairleri de, tekmîl manzumelerle dolu unutulmuş sahifeler arasında bir tek mısraları canlı kalabilmişse kendilerini bahtiyar sayıyor, bunu biliyor ve söylüyorlardı: "Eğer maksud eserse mısra-ı berceste kâfidir!"
Pablo Neruda
Pablo Neruda'dan kısacık bir şiir kitabı. Öyle ki okuması 5-10 dakika sürdü ya da sürmedi, okuduğum en değişik yazılmış şiir kitabı olabilirdi çünkü şiirler hayvanlar üzerine kurulu olduğu için okurken sanki fabl tadı veriyordu ve bu bence hoş bir durumdu. Okuduğum ikinci Neruda kitabı olan bu kitabı beğendiğimi söyleyebilirim ki 23 sayfa ama bir 25-30 sayfa daha olsa okunurdu diye düşünüyorum kısa, vakit geçirmelik ve değişik bir tarzda şiir kitabı okumak isteyenlere tavsiye ederim. Öyle ki bu kısacık kitaptan 6 tane alıntı paylaştım...
Hayvanlar KitabıPablo Neruda · Yitik Ülke Şiir Kitaplığı · 2002188 okunma
Salih Ecer
Kitap ve yazarı hakkında hiçbir fikrim yoktu, evde tesadüfen buldum ve okumaya başladım aynı gün içerisinde okuduğum ikinci kitabı oldu, okuduğum ilk kitabını beğenmediğim hâlde bu kitaba da bir şans vereyim dedim ama bu kitabı da beğenmedim.
64 sayfalık bir şiir kitabı olan bu kitabı 20-30 dakika içerisinde hemen okuyup bitirdim. Bu yıl içerisinde okuduğum kitaplar içerisinde en beğenmediğim kitaplardan biri bu öteki de aynı yazarın bugün içerisinde okuduğum ilk kitabı olabilir çünkü bence şiir biraz da olsa ahenk ister, biraz derinlik ister, duygu ister diye düşünüyorum. Şiirin bir tanesinde aleni bir şekilde şirk vardı o dizeleri okurken hiç hoşuma gitmedi ve benzerlik olarak ilk okuduğum kitabıyla birebir aynı olduğunu düşünüyorum.
Bu kitabın içerisinde ki şiirlerin duygusu neydi bunu bile bilmiyorum...
Salih Ecer
Kitap ve yazarı hakkında hiçbir fikrim yoktu, evde tesadüfen buldum ve okumaya başladım 64 sayfalık bir şiir kitabı olan bu kitabı 20-30 dakika içerisinde hemen okuyup bitirdim. Sanırım bu kitap burada alıntı paylaşmadığım tek kitap olarak da tarihe geçmiş olabilir çünkü kitabın içerisinde ki şiirlerin kısa olmasının yanında şiirler kendi içinde bölüm bölüm ayrılıyordu bu bölümler kendi içlerinde uyumlu gözükse de şiirlerin hiçbirinde ne bir ahenk görebildim ne bir derin mana bulabildim. Bu yıl içerisinde okuduğum kitaplar içerisinde en beğenmediğim kitaplardan biri olabilir belki de başta gelir çünkü bence şiir biraz da olsa ahenk ister, biraz derinlik ister, duygu ister diye düşünüyorum. Bu kitabın içerisinde ki şiirlerin duygusu neydi bunu bile bilmiyorum...
İhtimalenSalih Ecer · Om Yayıncılık · 20012 okunma