Elif Uçar

160 syf.
·
Puan vermedi
Savaşlar akılla kazanılır
Kütük, Ömer Seyfettin’in en meşhur hikayesidir. Aslan Bey’in seferini anlatır. Onun keskin zekası kaleyi kurşun atmadan aklını kullanarak ele geçirir. Osmanlı’nın parlak dönemlerinde aklın sayesinde savaş stratejileri kullanıldı ve başarılı oldular. Fetihler akılla kazanıldı. Ancak sonradan aklı kullanmadıklarından geri kaldılar. Hikayede siyaha boyanan bir kütükten bahsedilir. Güya onun top olduğu söylenir. Düşmanda korku uyandırıyor. Elçiye o topun İstanbul’un fethinde kullanılan top olduğu söylenir. Böylece düşman teslim olur.
Kütük
KütükÖmer Seyfettin · Parıltı Yayıncılık · 2011484 okunma
Reklam
236 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Mine Söğüt’ün kaleminin ucunda bu kez Adalet Cimcoz var. Namı diğer Ada... Sıra dışı, delidolu bu kadını tüm yönleriyle bizlere anlatıyor. Adalet Cimcoz. O yalnızca İstanbul’da kurulan Türkiye'nin ilk özel sanat galerisi Maya'nın kurucusu olarak bilinirken, pek çok alanda yetenekli, gizemli bir kadın olduğu gözler önüne seriliyor. Galerist, dublaj sanatçısı, çevirmen, gazeteci ve yazar kimliklerini de başarıyla taşıyor. Tüm bu yaratıcı süreçleriyle birlikte, tanıdığımız ayrıcalıklı dostları da çevresinde biriktirebilmiş. Kimler yok ki.. Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Aliye Berger, Özdemir Asaf, Yıldız Moran, Sabahattin Eyüboğlu, Ahmet Hamdi Tanpınar ve birçok değerli isimle ilişkilerini, sohbetlerini okumak heyecan verici. Dönemin dublaj kraliçesi olarak anılıyor. Ayrıca güçlü ve farklı olma cesaretinin yanı sıra gazetelerde fitne fücur adını verdiği köşesinde sivri diliyle dedikodu yazıları yazıyor. Moda eleştirileri ve mekan incelemeleri de farklı mecmualarda yayınlanıyor. Mine Söğüt‘ün kaleminden okumak zevkliydi. Yazar gazeteci kimliğiyle didik didik araştırıp okuyuculara güzel bir arşiv çalışması halinde sunuyor. Ada’nın ardında o kadar çok gizem var ki, sanki bitmemiş ve bitmeyecek bir öykü...
Adalet Cimcoz - Bir Yaşamöyküsü Denemesi
Adalet Cimcoz - Bir Yaşamöyküsü DenemesiMine Söğüt · Yapı Kredi Yayınları · 2018105 okunma
216 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
İnsanlar son zamanlarda yaşlanmaya karşı olur olmaz çareler aramak ve uzun yaşamak konusunu her çağda olduğu gibi yine ne kadar çok irdeliyor farkettiniz mi? Özellikle içinde bulunduğumuz pandemi döneminde sağlığımız daha bir önem kazandı. Çare olabilecek her şeye neredeyse gözümüz kapalı atlayacak halde.. İşte Amin Maalouf uzun bir aradan sonra yazdığı yeni kitabı Empedokles’in dostlarıyla bu gerçeğe de ışık tutuyor. Distopik bir kurguyla geleceğin dünyasında yaşanan kaotik ortamda günümüze dair bir eleştiri hikayesini anlatıyor. Bu kez bizi tarihte geçmişe değil geleceğe ışınlıyor. Ancak hikaye distopik bir gelecekte olmasına karşın günümüz geriliminden kopmadan ilerliyor. Kitaba adını veren Empedokles Yunan efsanesine göre kendisini tanrı ilan etmiş ve bunu kanıtlamak için de Etna yanardağının kraterine atlamış bir filozoftur. Evrende gördüğümüz her şeyin, dört elementten var edildiğini söylemiş. Su, ateş, hava ve toprak felsefesini ilk ortaya koyan Empedokles olmuştur. Romandaki karakterler yine mitolojik ağırlıklı isimlerden oluşuyor. Konusuna değinip spoiler vermek istemiyorum ama çok güzel düşündüren insanlık dersi veriyor. Yazarın okuduğum diğer kitaplarından farklı bilim kurgu tarzında bir romandı. Bir solukta okunabilir tavsiye ederim.
Empedokles'in Dostları
Empedokles'in DostlarıAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20215,2bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
197 syf.
7/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
İntihar etmeden önce, “Her şeyi çok fazla hatırlıyorum” diyen yazar Romain Gary, ardında Emile Ajar olduğunu itiraf ettiği bir mektup bırakır. Farklı isimlerle de kitaplar yazan Gary, bu durumu “Sadece kendim olmaktan sıkılmıştım” diye açıklar. Hikayede Momo adlı bir çocuğun gözünden dünyanın en yalın, en acımasız hali anlatılır. Okunmaya değer, bazen kederli, bazen güldüren bazen de düşündüren yüreğe dokunan hüzünlü bir roman.
Onca Yoksulluk Varken
Onca Yoksulluk Varken
Onca Yoksulluk Varken
Onca Yoksulluk VarkenRomain Gary (Emile Ajar) · Agora Kitaplığı · 20093,353 okunma
330 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Edebiyat Hastalığı
İspanyol yazar Enrique Vila Matas, ‘Montano’ denilen hastalığı, edebiyatı hayatının merkezine koyma, gördüğü her şeyi edebi bir kavrama veya alıntıya dönüştürme biçiminde anlatıyor. Kitapta edebi belleğinden rahatsız olan ve edebi olmayanla mücadele eden yazarın bütün bir dünya labirentinde kendini bulma sürecini anlatılıyor. Bu labirentte Borges’ten Kafka’ya, Musil’den Pessoa’ya, Prousttan Canetti’ye, Pavese’den Beckett’a, Montaigne’a değin sayısız pek çok yazarla karşılaşıyoruz. Bu yazarların ortak özelliği ise dünyayı anlamsız bulmalarıdır. Yazar kitaptan alıntılar ile kendi notlarını birleştiriyor, yazmış olduğu günlük ve kurgu birbirine karışıyor. Bu nedenle zor bir okuma oldu bir nevi başdöndürücü. Çünkü kitap roman gibi başlıyor sonra ters köşe yapıp anlattıklarının doğru olmadığını söyleyerek kitaba günlük olarak devam ediyor. Sonlara doğru ise Otobiyografi gibi görünen kurmaca bir dünyada alıntı ve yine çeşitli yazarlara göndermede bulunup kitabı noktalıyor. Gerçek hayatla edebiyat birbirine giriyor. Sıradışı bir yazar ve değişik bir kitaptı.
Montano Hastalığı
Montano HastalığıEnrique Vila-Matas · Jaguar Kitap · 201781 okunma
Reklam
Reklam
114 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.