Fenna mahlası ile tanınan yaza Fatma Şamata, 1998 yılında İstanbul'da doğdu. Sakarya Üniversitesinde lisans eğitimini tamamladıktan sonra kedini yazmaya adadı. 17 Numara'yı yazmayı, lisedeyken gördüğü bir rüyadan esinlenerek üniversitenin ilk yıllarında artık zihninden çıkıp gitmesi adına yazmaya başladı. 17 Numara'dan sonra yazmaya ilgisi olduğunu keşfeden Fatma Şamata, yazmayı, kötü hislerini yatıştırmanın güzel bir yolu olarak da görmekte.
kitap olmadan önce bile duyduğum ve sık sık karşıma çıkan bir kitaptı. beklentiye girmeden başladım ve ilk bölümleri sardı da ama ne yazık ki sevemedim. kitabın büyük bir kısmını başladığım gibi okudum ama bir yerden sonra sürekli tekrara düşmesi ve aynı şeyleri okuyor olmamız o kadar sıktı ki bir türlü kitabı bitiremedim. özgün bir kurguya sahip
Tek amacı iyi bir oyuncu olup kariyeriyle ve değer verdiği insanlarla bir arada olmaktı ama şimdi tek amacı hayatta kalabilmek. Bindiği otobüste oturduğu 17 numaralı koltuğun ona felaketi getireceğini bilemezdi. Yedi katil tarafından otobüs durduruluyor ve aralarına Defne'yi de dahil etmek istiyorlar. Aklında neden seçildiğine dair sorular oluşurken acı, gözyaşı ve katliam içeren bir yolculuk onu bekliyor. Belki içten gelen bir kötülük, belki yaşanmışlıklar, belki de kötü olmaya mecbur bırakılanlar.. Heyecan dolu bir serüvendi.
"Çığlıklarının hastasıyız, 17 Numara."
Bu kitap aslında tam böyle katilli, hastalıklı zihinlerin kaleme dökülmesi. Evet, güzel bir kitaptı ama bazı yerler çok cringe'ti. Mesela alıp 1-2 günde bile bitirebilirdim ama benim okuyasım hiç gelmedi. Bazı yerlerde "of ben ne okuyorum ki," bile dedim. Sırf emeğe saygım olsun diye de okudum.
Ona rağmen bence kurgu oldukça güzeldi. Cümleler olsun, betimlemeler olsun. Özellikle betimlemeler çok ayrıntılı ve özenliydi. Kitapta en sevdiğim şey bile diyebilirim. Sonu çok değişikti, diğer kitaplar gibi değildi. Yani spoiler vermeyim ama cidden kötü bir sondu.
Benim puanım: 10/8