Yahudi tarihinin ilk dönemleri diğer kabileler ve uluslarla savaşmakta olan küçük bir kabilenin tarihidir. Bu şartlar altında enternasyonalizm ve evrenselcilikle ilgili fikirlere rastlama olasılığımız bulunmamaktadır. MÖ yedinci yüzyıldan sonraki Yahudi tarihiyse, onu fethetmek ve köleleştirmek isteyen büyük güçler tarafından tehdit edilen küçük bir ulusun tarihidir. İlk önce ülkeleri Babilliler tarafından işgal edilir, büyük bir kısmı ülkelerini terk ederek Babil'e yerleşmek zorunda bırakılır. Yüzyıllar sonra Filistin Romalılar tarafından işgal edilir, Tapınak imha edilir, pek çok Yahudi öldürülür, hapse atılır ve köleleştirilir, kendi dinlerinin gereklerini yerine getirmeleri bile ölüm cezasıyla yasaklanır. Daha sonraki yüzyıllar boyunca sürgündeki Yahudiler, Haçlılar, İspanyollar, Ukraynalılar, Ruslar ve Polonyalılar tarafından katliamlara, ayrımcılığa uğratılmış, öldürülmüş ve aşağılanmışlardır. 20. yüzyılda da Yahudilerin üçte birinden fazlası Naziler tarafından ortadan kaldırılmışlardır. Müslümanların idaresi altında yönetildikleri elverişli dönemler haricinde Yahudiler en iyi Hıristiyan yöneticiler döneminde bile aşağılık olarak ötekileştirilmiş ve gettolarda yaşamaya mahkum edilmişlerdir. Yahudilerin uğradığı kronik hakaretleri telafi etmek amacıyla kendilerini ezenlere karşı bir nefret duygusuyla, tepkisel bir ulusalcı onur ve klancı bir yaklaşım göstermiş olmaları doğal bir tutum değil midir acaba? Bununla birlikte tüm bu şartlar Yahudi ulusalcılığını sadece izah edebilmektedir, bu ulusalcılığın göz ardı edilmesi mümkün değildir.