Özgün

Özgün
@Ozqun
Sıkı Okur
Adalet Bakanlığı Personeli
Ereğli
17 Şubat
951 okur puanı
Ocak 2018 tarihinde katıldı
Ancak Stirner, dayanışma beğenisini ifade ederken “gerçek" ya da "mutlak özgürlük” kavramını metafizik bir taslak olarak algılar; yani özgürlüğün gerçeği ve sahtesi yoktur, özgürlük ya var ya da yoktur: özgürlük sadece somut olandır. Ayrıca özgürlük kavramı Stirner'de ikincildir, birincil olan Eigenheit'tir³: Eigner özgürdür, özgürlük Eigenheit'in içindedir. Stirner'in deyimiyle: özgürlük kendinizden arınmanızı öğretiyor, Eigenheit ise kendinize gelmenizi, kendiniz olmanızı. Kendi olan, erki doğrultusunda özgür olabilir. Erk sendeyse, özgürsün. (Ayrıca eğer tekin sosyal bir varlık olduğunu kabul ediyorsak, bu ilkeyi gerçekten onaylıyorsak, o zaman insanın eğitilmesine ve ahlâklaştırılmasına gerek kalmaz, çünkü o zaten sosyaldir. Eğitilmesi, ahlâklaştırılması onun asosyalleştirilmesidir. Ancak burada ezelden beri sürmekte olan köklü bir yanlış anlama var.*
Özgün okurunun profil resmi
5 Eigenheit: özellik, özgünlük (orijinalite), ayrılık (farklılık), Kendi- olma. Eigner: sahip olan, kendi olan, kendine sahip (ait) olan, kendi * ❝ Stirner "eğitim” kavramını “öğrenme" kavramından ayırır: eğitim zor'a dayalı, öğrenme ise direktif ve buyruklardan bağımsız olarak işler. Stirner'le birlikte şöyle diyebiliriz: bir çocuğa yemek yemesi için "yemezsen aç kalırsın" dersek ahlâksal (pedagojik) bir etkide bulunmuyoruz. Ama "yemekten önce dua etmelisin" dersek doğrudan ahlâkçı ve pedagojik davranmış oluruz.
Reklam
Özgün bir yorumu yanıtladı.
...ileri atılmak için bize makul dozda sinirlenme, hüsran ve tatminsizlik de gerekiyor. Bolluk Diyarı herkesin mutlu olduğu bir yerse aynı zamanda hissizliğe boğulmuş bir yer olmalı. Kadınlar protesto etmeseler oy haklarını asla alamazlardı; Afrikalı Amerikanlar başkaldırmasa Jim Crow yasaları hâlâ geçerli olurdu. Şikayetlerimizi gayri safi milli mutluluk fikrine takılarak gidermeyi tercih etsek, gelişimin sonunu getirmiş olurduk. “Hoşnutsuzluk," demişti Oscar Wilde, “bir insanın ya da ulusun ilerleme yolunda attığı ilk adımdır."
Sayfa 117Kitabı okudu
Bu yorum görüntülenemiyor
Özgün bir yorumu yanıtladı.
Hepimiz aynı çoksatan kitapları okuyor, aynı gişe rekortmeni filmleri izliyor ve aynı spor ayakkabıları giyiyoruz. Aile büyüklerimiz halen aile, kilise ve ülke tarafından dayatılan kurallara uyarken, bizler medya, pazarlama ve paternalist devlet tarafından kuşatılmış durumdayız. Fakat giderek birbirimize benzerken bile, büyük kolektiflerin çağını gerilerde bıraktık. Kilise ve sendika üyelikleri tepetaklak oldu, solla sağ arasındaki geleneksel ayrım artık fazla anlam taşımıyor. Tek derdimiz “sorun gidermek"; politika denen şey yönetim danışmanlarına taşeronlukla yaptırılabilirmiş gibi...
yasemin sezgin okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim
Özgün
Özgün
keyifli okumalar
Özgün okurunun profil resmi
Rica ederim 🙂

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Özgün bir yorumu yanıtladı.
Açlık çekenlerin sayısı da azaldı. Yaşadığımız Bolluk Diyarı'nda havada uçuşan pişmiş kazları yakalayamıyor olabiliriz ama yetersiz beslenen insanların sayısı 1990'dan bu yana üçte birden fazla küçüldü. Günde 2.000 kaloriden azıyla yaşamını sürdüren dünya nüfusunun payı 1965'te %51'den, 2005'te %3'e düştü." 2,1 milyarı aşkın insan sonunda 1990 ile 2012 arasında temiz içme suyuna erişim sağladı. Aynı dönemde büyümede duraklama sorunu üçte bir oranında azaldı, çocuk ölümleri %41 gibi inanılmaz bir düşüş gösterdi ve anne ölümleri yarıya düştü.
Bu yorum görüntülenemiyor
Özgün bir yorumu yanıtladı.
Adam füze attı
Eğer köleler kitle halinde kendilerine acı çektirildiğinin bilincinde değillerse, nasıl olur da o kitlenin dışındaki biri, insanın mutluluğu adına köleliğe karşı çıkabilir? Eğer çağdaş insan, bizi kandırmaya çalıştığı ölçüde mutluysa, bu mümkün dünyaların en iyisini kurmuş olduğumuzu kanıtlamaz mı? "Mutluluk yanılsaması yeterli değil midir? Yoksa daha çok, kendisiyle çelişkili bir kavram mıdır?"
Sayfa 200Kitabı okudu
Bu yorum görüntülenemiyor
Reklam
145 öğeden 1 ile 5 arasındakiler gösteriliyor.