Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İçinden konuşanı da gâyb duyar.
Reklam
Bana selam vermemişti. O da anlamıştı, konuşmanın önemsizliğini... Gerçekten de konuşularak yapılmayacak iş yoktur. İhtilaller çıkartılabilir, birileri âşık oldurulabilir ve hatta intihar ettirilebilirdi. Konuşarak her şey yapılırdı. Ve bana çok komik geliyordu. Birisinin ağzından çıkan, üç yüz kilometre uzakta doğmuş başka birine hiçbir anlam ifade etmeyen kelimeler dünyayı yönetiyordu. Bir sürü harf, ses, cümle, tiyatro, şarkı sözü... Kelimelerle ne kadar çok yapılacak şey var. Biraz uğraşmak yeter dünyanın bir yarısını diğer yarısına satmak için. Ve çok aşağılık bir durum. İletişim diye bir şey yok. Fazla iyimser bir kavram. Hayatı renklendirmek için. Kim bilebilir kimin bir lafı inanarak söylediğini. Ya deliyse konuşan. Ya ne dediğini bilmiyorsa. Ya bir yalancıysa... Bütün bu nedenlerden dolayı Kinyas’la hâlâ anlaşabiliyorduk. Söylenen binlerce kelime arasında hissedilerek telaffuz edilenleri seçip alabiliyorduk çünkü. Hissedilerek söylenenler yalnız gelmezler. Önlerinde ve arkalarında bir sürü anlamsız cümle olur. Önemli olan hepsini elekten geçirip doğru olanları bulmaktır.
Yanlış, Ama Sadece Yanlışla Kalsa!
Üst düzey yöneticilerin devlet imkânlarını krallara özgü bir biçimde harcamaları, başkalarının haklarını yemeleri, devletin az olan kaynaklarını kendi şahsi çıkarları için kullanmaları gibi bütün bu yanlışların zararları sadece maddi boyutuyla kalsa çok önemli olmayabilir; üçümüzün, beşimizin veya yüz kişinin hakkını kendi ceplerine atmış olurlar. Ama olay bu kadar basit değildir. Devletin ve fakir halkın hakkını haksız bir şekilde kendi menfaatleri için kullananlar, bununla yetinmiyor, hayatın diğer alanlarında da aynı emsalde haksız ve hukuksuz bu milletin, bu devletin başına bela açıyorlar.
Sayfa 363 - AngoraKitabı okudu
Büyüdükçe ne kadar yakınımız olursa olsun hiç kimsenin bizi gerçek anlamda anla­yamayacağını öğrenmekse daha da korkunçtur. Bizi en mutsuz eden bizzat kendi benliklerimizdir ve işte tam da bu yüzden benliklerimizi yitirmek için yanıp tutuşuruz
“Hangi alçaklıktır ki böyle bir güzelliğe kıyar da savaş meydanında düşmanına terk edip gider… Hangi zalimliktir ki bir Türk kızını düşman elinde koyarak hamiyyetimizi zedeler. Dedemiz Bayezit Han’ın başına gelenlerden ibret alınmaz mıdır? Hanedanımız sırf bu yüzden bir Türk kızıyla evlenmeyi töreden çıkarmış iken bu soysuz namert nasıl böylesi bir kadını savaş meydanında bırakıp kaçar?”
Reklam
78 syf.
7/10 puan verdi
·
8 saatte okudu
Bugün size bu kitapta yaşanmış gerçek bir hikâyeyi spoiler vererek anlatmak istiyorum. Bu kitap Doğu Anadolu’da aile baskısına maruz kalmış ve çareyi evden kaçıp İstanbul’a gitmek isteyen ancak orada başına gelecek olan kötülükleri hesaba katmayan genç bir kız olan Elif’in hayat hikâyesini anlatıyor. Elif ailesinden ayrıldıktan sonra başına
Yaşamak İstiyorum
Yaşamak İstiyorumMesut Kaplan · Sokak Kitapları Yayınları · 20222 okunma
"Mısır'a kadar olan yolun üç katı kadar gitmen gerek senin." "Mısır'dan üç kat öteye mi? Beni kandırmaya mı çalışıyorsun? Dünyanın kenarından düşerim o zaman." "Alobar! Dünyanın kenarı yoktur." "Ne saçma şey!" "Alobar. Gerçekten. Kimseye söyleme ama dünya yusyuvarlak."
Ne var ki neyi riske attığımı, ancak onu kaybedince anlayacaktım.
Reklam
Bir gece sabaha karşı;
Dehşetini birden kaybedecek gelmeyişin, ıslığımın tadında bir değişme, iç tartışmalarımda büsbütün başka bir tutum. Büsbütün başka kıvılcımlar ve en padişah korkulara direnebilen yepyeni bir Mustafa Kemal davranışı..
Attila İlhan
Attila İlhan
Gözümün nûru, biricik sevgilim, Ömrüme geldiğin gibi yanıma gel, Sarıl bana, varlığınla ruhumu sevindir.
Sürgün edilmiş fedai gibidir yüreğim Kürek çeker ama gittiği yeri bilmez.
Yalnızlığımı belki bir aşk tamamlar Bilmek zor hangi filmin neresindeyim Ne yapsam içimde o eski sinemalar
Eğer ben seni affetsem Geceler seni affetmez
Geri166
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.