Volga yani İdil nehrinde yapılan yolculuğun uzun uzadıya bir hikayesi… Hikayede kahramanımız olan 16 yaşındaki küçük kız çocuğunun babasının yanına gidene dek yaşadığı olaylar, hissettiği duygular ve -çarpıcı şekilde- kendisinden yaşça büyük olan bir doktora olan üstü kapalı aşkı anlatılmaktadır. “Çarpıcı” dedim, çünkü Salome gibi dönemin aykırı düşüncelerine sahip olan birinin, yaş farkı içeren bir aşkı ele almasını ilginç buldum. Ancak, çocukluktan yetişkinliğe geçişi psikolojik olarak da yansıtmasını göz önünde bulundurunca bunu anlamlandırdım. Çünkü çocuk, bu aşktan sonra değişmeye de başlıyor. Yani bu aşkı (ben) bir hayranlık olarak değerlendirdim. Bir kız çocuğunun ruhsal ve zihinsel olarak nasıl gelişip değiştiğini küçük bir eserle sunan Salome, yine kendine has eşitlikçi ve özgürlükçü bakış açısını da yansıtmaktadır.
Eser, dört bölümden oluşmakla birlikte bu bölümlendirmeden dolayı okuduğum diğer iki kitaptan farklıdır. Çünkü diğerleri bütün bir metinden oluşuyordu. Bu eseri, diğerlerinden farklı kılan diğer unsur ise, sık sık betimleme yapılıyor olmasıydı. Bu betimlemelerden birinde Tatarları anlattığını da eklemeliyim. Salome, diğer eserlerinde bu denli betimleme yapmıyor. (Laf aramızda, kayın ağacı betimlemesi okumaktan bir nebze sıkıldım.) Tabii bu, bireysel bir bakış açısı. Çünkü ben, betimlemelerden pek hoşlanmadığım için kitabı okumak da uzun sürdü.
Eserin dili oldukça anlaşılır ve çevirisi de başarılı durumdadır. İlgililerine (betimleme sevenlere) öneririm. İyi okumalar :)