Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mert Yeğin

Mert Yeğin
@di_angelo
Sıkı Okur
Şeylerin özünü ve doğasını araştırıyorum. Hiçbir şeyi töze indirgemiyorum, kabul eden taraf olmak istiyorum. Ahlak-sız olanı seviyorum, zincirimle yürümüyorum; insanda tanrıyı paralıyorum.
"İnsan doğası kavramı, hiçbir zaman açık ve seçik bir kavram haline gelmemiş olsa bile, kimi zaman, insan haklarını veya etik-hukuksal normları temellendirmede bir araç olarak da kullanılmıştır. Her türlü ahlak normunun ana kaynağı olarak anlaşıldığında, doğa fikrinin güçlü bir etkisinin olduğu açıktır. Doğanın bizi bir şey yapmaya zorladığını keşfedersek, çoğumuz kendisini güçlü bir biçimde baskılanmış hisseder ve bunu yapmaya çok kolay ikna oluruz. Bu nedenle, doğayı her türlü normun ana kaynağı olarak görenler için, doğa, burada kabul edilen anlamda, bir normun temellendirmesine dayanak olur. (Gorecki 1996: 25)."
Reklam
"İnsan hakları milliyeti, yaşı, cinsiyeti, dili, mesleği, dini, geliri, toplumsal konumu ve cinsel yönelimi ne olursa olsun, tüm insanların sahip olduğu varsayılan haklardır."
166 syf.
7/10 puan verdi
İnsan Hakları Felsefesi
İnsan Hakları FelsefesiHarun Tepe
6.5/10 · 14 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"...Sokrates konuyu bir başka ve çok önemli bir açıdan ele alır: Bir şey Tanrıların hoşuna gittiği için mi dine uygundur, yoksa dine uygun olduğu için mi Tanrıların hoşuna gider?"
Sayfa 117 - Bkz: Euthyphron İkilemiKitabı okudu
Reklam
"Zaten o andan itibaren Marie'nin hatırasına kayıtsız kaldım. Ölmüşse, beni artık ilgilendirmiyordu. Öldükten sonra insanların beni unutacağını nasıl çok iyi anlıyorsam, bunu da öyle doğal buluyordum. Benimle ne işleri olurdu artık. Bu fikri kabullenmenin acı olduğunu bile söyleyemezdim."
Sayfa 104Kitabı okudu
"Başkalarından erken ölecektim, orası aşikârdı. Ama herkesin bildiği gibi, hayat yaşamaya değmez."
Sayfa 102Kitabı okudu
"Umut, nefes nefese koşarken bir sokağın köşesinde, arkadan yetişen bir kurşunla vurulmaktı elbette."
"Günün dengesini, üzerinde mutlu olduğum kumsalın olağanüstü sessizliğini bozduğumu anladım.  Bunun üzerine, kurşunların iz bırakmadan saplandığı hareketsiz bedene dört el daha ateş ettim. Felaketin kapısını kısa kısa dört kez tıklatmıştım sanki."
"Uzun bir pazar günü daha geçip gitti, anne şimdi toprağın altında yatıyor, ben işime döneceğim, sonuç olarak değişen hiçbir şey yok, diye geçirdim içimden."
Reklam
"Zaten bir anlamı da yoktu bunun. Ne de olsa insan her zaman biraz suçludur."
"Oysa gerçekte, tartışma olmadığında yalnızca o görüşün temelleri değil, bizzat görüşün anlamı da unutuluyor. Onu aktaran sözcükler artık bir fikir uyandırmıyor insanda ya da yalnızca ilk başta iletmeleri istenen anlamın çok küçük bir bölümünü uyandırıyorlar. Canlı bir kavrayış ve yaşayan bir inanç yerine, ezberlenmiş birkaç söz kalır geriye; anlamdan geriye herhangi bir şey kalırsa, bu yalnızca kabuğudur, özü kaybolur."
"Eğitimli denen insanların yüzde doksan dokuzu bu durumdadır; kendi görüşlerini akıcı bir şekilde savunabilenler dahil. Vardıkları sonuçlar doğru olabilir, ama yanlış da olabilir, bilemezler: Onlardan farklı düşünenlerin zihinsel konumuna kendilerini sokmamışlar, o insanların neler diyebileceklerini düşünmemişlerdir; dolayısıyla da benimsedikleri öğretiyi sözcüğün gerçek anlamıyla bilmezler."
"Güçlü bir görüşe sahip olan bir kişi, bunun yanlış olabileceğini kabullenmekte ne kadar zorlanırsa zorlansın, görüşü tam anlamıyla, sık sık ve korkusuzca tartışılmazsa yaşayan bir gerçek değil, yalnızca ölü bir dogma olacağı düşüncesiyle hareket etmelidir."
1.411 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.