John Stuart Mill, (d. 20 Mayıs 1806- ö. 8 Mayıs 1873) İngiliz filozof, politik ekonomist, parlamento üyesi ve devlet memuru.
Mantık alanında, yalnızca tümdengelimsel mantıkla ilgili çalışmalar yapmayıp, tümevarımsal mantığı da formüle ederek geliştirmiş olan Mill, mantıksal ilkeleri sosyal alana, siyaset ve ahlak alanına uygulamasıyla ün kazanmıştır. Psikoloji alanında, çağrışımcılığın babası olarak kabul edilen filozof, psikolojiyi "zihin kimyası" olarak tanımlamıştır. O, çağrışımcı psikolojisini bilgi konusuna da taşımış ve bu alanda, Berkeley'den esinlendiği besbelli olan psikolojik bir idealizm geliştirmiştir. Mill, bununla birlikte, psikolojik idealizminde, maddesizciliği seçen Berkeley'den ayrılmış ve dış gerçekliğin varoluşunu kabul ederek, söz konusu nesnel gerçekliği "duyumları mümkün kılan, kalıcı dayanak" olarak tanımlamıştır. Ahlak alanında yararcılığı savunan Mill, hazzı ya da mutluluğu insan eylemlerinin en büyük amacı ve mutlak ölçüsü yapmış ve yararcılığında, genelin iyiliğini ve refahını temele almıştır.
özgürlük , başkalarına bir zararın dokunmadan , kendi sınırların içinde , dilediğin her şeyi yapabilme şeklidir .
özgür olmayı istememe özgürlüğü diye bir şey yoktur yani köle olmayı istemek , özgürlük değildir .
özgürlüğünü bir başkasına devretmek , kendine efendi yaratmak , özgürlük değildir .
bir kişinin özgürlüğüne karışmak , sadece başkasına zarar vermesini engellemek içinse doğrudur .
başkasına zarar vermeden bütün yaşam tarzları özgürce deneyimlenmeli , kişi istediği hayatı yaşayabilmelidir .
unutulmamalıdır ki , insanlık herkesin kendi istediği gibi yaşamasına tahammül gösterdiği zaman , kişileri başkalarına hoş gelecek şekilde yaşamaya zorladığından daha büyük kazanç elde eder .
İçinde bulunduğumuz çağ "inançtan yoksun ama kuşkuculuktan ödü kopan" bir çağ olarak tanımlanmıştır ve insanlar görüşlerinin doğruluğundan değil, onlar olmaksızın ne yapacaklarını bilemediklerinden emindir.
Bir kişi hariç bütün insanlık aynı görüşte olsa, tek bir kişi karşı görüşte olsa, insanlığın o kişiyi susturma hakkı, o kişinin gücü yetse insanlığı susturma hakkından fazla değildir.
Düşünce üzerine muhteşem, az sayfalı bol bilgili, saatlerce düşündürecek yeni ufuklar açabilecek bir kitap. Düşünceleri başkalarının düşünceleriyle karşılaştırmadan, emin olmak için sorgulamanın gerekliliğinden, kanun gücünün düşünce üzerindeki etkisinden, doğruyu aralarında paylaşmış iki karşıt görüş olabileceğinden bahsediyor. Sonuna doğru genişçe din öğretisinin düşünce üzerine etkisinden bahsederken çarpıcı ele alışları var; tartışmanın olmadığı yerde anlamdan geriye yalnızca kabuğu kalır, özü kaybolur. Edilgen bir şekilde aktarılan din öğretisi donuk ve kırılgan olmaya mahkumdur.
Düşünce ve Tartışma Özgürlüğü Üzerine, İngiliz filozof John Stuart Mill'in felsefi eseri Özgürlük Üzerinenin bir bölümüdür. Can Yayınlarının çıkardığı kısa klasikler serisine ait olan bu kitap çok ince olmasına rağmen gayet ağır bir işleyişe sahip diyebilirim.
John Stuart Mill'in sözleri bize neyin tehlikede olduğunu hatırlatıyor. Yoğun, ancak iyi yazılmış ve tabii ki, bireysel özgürlük ve hükümet gücüyle ilişkisi üzerine klasik bir söylem. Mill aslında, masaya yeni bir şey getirmiyor, sadece argümanı daha modernist bir bakış açısıyla sunuyor. Okurken etkilendiğim bir bölümü eklemek istiyorum son olarak;
"Gerçeğin asıl avantajı şuradadır:
Bir görüş doğruysa, bir kez, iki kez, hatta pek çok kez susturulabilir, ama çağlar içinde onu yeniden keşfedecek insanlar genellikle çıkacaktır, ta ki baskıdan kurtulup bir daha susturulamayacak kadar ilerleyeceği olumlu koşulların ortaya çıkacağı bir döneme denk gelene kadar."
Mill, dönemine göre çok üst düzey bir düşünürdür. Çok entelektüel olmasının yanı sıra bıçak sırtı konulara değinen bir devlet insanıdır. Zaten ismi, bir şekilde kulağımıza çalınmıştır.
Kiaba gelecek olursa, Mill bu kitaba "Kadınların Köleleşmesi" ismini koymuştu. Ancak kitabın çevirmenliğini yapan genç bir idealist, kitaba