Marcel Proust, Kayıp Zamanın İzinde’de şöyle yazar: “Ne var ki, geleceği bazen farkına varmadan içimizde taşırız, yalan zannettiğimiz sözlerimiz, yakın gelecekteki bir gerçekliği tasvir eder.”
Ya fazla sahipleniyor ya da hemen terk ediyoruz. Ya içerideyiz ya dışarıda. Ya kenardayız ya en merkezde. Ya başındayız ya da en sonunda. Ayarsızlığımızın ucu bucağı yok. Çünkü her türlü ilişkide ayar yapabilme becerisi zamanın ritmine tabi olmakla mümkün.
Sabah erkenden yıkanan, sonra orada bir güzel kahvaltı yapılan, kahve içilen, kitap okunan, gelip geçene bakılan, sohbet edilen balkonların çok şanslı olduklarını düşünüyorum.
ne var ki, benim hayatımda, insanın huzura önem vermeye başladığı bu yaşımda, büyük vakit kaybına, her türden rahatsızlıklara yol açacağını da sezer gibiyim.
Hayatın en ilgisiz görüntülerinde bile, düşünceyle yüklü olan gözümüz, tıpkı klasik bir trajedi gibi, olaya katkısı olmayan bütün görüntüleri eler ve sadece hedefi anlaşılır kılabilecek olan görüntüleri tutar.