Onu öldürmeyen şey onu güçlü kılarmış. Ama onu dinleyip yazdıkları hakkında düşündükçe kendisini doktor olarak görmek istediğine ikna oldum; tek tek kişilere değil de bütün bir kültüre doktorluk yapmak isteyen biri gibi.
Kişi geride bıraktığı hayatına bakıp da kaçırdığı mutluluğu, bitmek bilmeyen talihsizligi -yani "hayat labirentinde kaybolduğunu"- görünce kendini suçlamakta aşırıya kaçabilir. Oysa hayatımız hiç de bizim kendi eserimiz değildir, nitekim iki faktörün, birtakım olaylar dizisi ile kararlar dizimizin ürünüdür²; öyle ki her iki dizide de ufkumuz çok sınırlıdır ve kararlarımızı uzaktan tahmin edebilmemiz mümkün değildir, olaylarıysa ön-görme olasılığımız daha da azdır, bilakis her iki dizide de yalnızca mevcut kararları ve olayları biliriz.
Sayfa 44 - Can Yayınları, 2.İkinci faktörün bilincimizin, ilk faktörün bilinçaltımızın eseri olduğu yönündeki çok daha yüksek bir öğretiye, yani kadere atıfta bulunan gözlemi burada yeri gelmişken belirtelim.Kitabı okudu
(Tanrı) Her şeyi meydana getiren, bu şeylerden hiçbiri değildir.
"O ne nicelik, ne nitelik, ne akıl, ne ruhtur; o, ne hareketlidir, ne hareketsiz; ne zamandadır, ne uzayda ..
O, kendisiyle tanımlanandır, form bakımından biriciktir veya formun varlığından önce var olduğu için de formu olmayandır" Plotinos
*****
Sayfa 196 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Sokrates için felsefe, sadece ahlaki bir rehber değil, aynı zamanda bir tür psikolojik terapi idi. "Felsefe yapmak..." demişti. "Ölüm korkumuzu yenmemize, karakterimizi geliştirmeye ve hatta gerçek anlamda bir tatmin duygusu bulmamıza yardımcı olabilir."