Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
Nihal
Nihal
@Tykhenia
Kitap okuyorum, inceliyorum, ruhuma işliyorum...
Öğretmen
Muğla
4 Şubat
514 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
"Sıradan bir yaşamın, bağlandığına coşkudan uzak bir biçimde bağlanan, taze ekmek gibi yumuşak, dindar ve yoksul bir köylü kadının öyküsüdür." cümlesiyle tanıtıyor Flaubert eserini.
Kimse tarafından yeterince umursanmayan bu kadının öyküsünde Felicite kendini insanların hayatında kendini taşları yerine oturtan, onları "bulan" konumunda görür.
Kısa klasikler dizisinden çıkan bu kitap içeriği az ama yoğun bir eserdir. Okumak için sakin bir kafa ister, yoğun anlatımı kolay anlaşılır değildir maalesef.
Japon Klasiklerinden bu kısa eser benim favori eserim oldu. Osamu Dazai'den üç kısa ama dolu öyküye yer verilen kitapta ilk öykü olarak kitaba da adını veren "Koş Melos!" zalim Kral Dionysus haksızlığa karşı gelemeyen çoban Melos'u bir sınava tabi tutar. Melos bu sınav karşılığında hem en yakın dostunu kurtaracak hem de dürüstlüğünü ispat edecektir.
İkinci öykü "Günün İlk Işıkları" Amerikan bombardımanında ayakta kalmaya çalışan bir aileyi konu edinir. Üçüncü ve en uzun hikayesi "Villon'un Karısı" borç içinde hasta bir yazar ve eşinin günlük hayatını sürdürme çabasını anlatır. Sonu beni tatmin etmeyen tek hikaye bu sonuncusuydu maalesef.
Reading Slump'tan çıkaracak bir kitap arıyorsanız veya çerezlik arada şunu da okusam diyebileceğiniz bir kitap arıyorsanız bu kitap tam size göre. =)
Gerçek bir olaydan doğan tarihi bir kurgu, genç bir kızın hayatı tanıma ve hayatta kalma çabası ve soğuk ortaçağ İtalyası...
Kitabı anlat deseniz ilk cümlelerim kitabı açıklamaya o kadar yetmez ki...
16. Yüzyıl İtalyasında Lucrezia 12 13 yaşlarında havari, ailesinin ehlileştirmeye(!) çalıştığı rengarenk resim paletiyle ortalarda dolanan küçük bir kızdır. Ablası Maria'nın ölümüyle Maria'nın evleneceği Ferrara Dükü Alfonso, ailesinde annesinin doğurganlığı sebebiyle nam salmasında dolayı adeta "Maria olmazsa bari kardeşi Lucrezia olsun" diyerek evlenmek ister. Ailesi buna razı olan Lucrezia kaçınılmaz geleceğinden boyun eğerek kabullenişe geçer. Alfonso'nun karanlık yüzü ve hakkındaki planlarından maalesef bihaberdir. Lucreiza'nın "Evlilik Portresi" ni çizdirmek için ressam getirten Alfonso kitabın kurgusunu devam ettirecek olaylada sebep olur.
En nihayetinde kitabın başında da ifade edilen şekilde ona bir çocuk veremediği için dük Lucrezia'yı öldürmeye karar verir.
Kitabın sonu ucu açık bırakılan bu kader tarihte de kanıtlamamıştır fakat Lucrezia gibi kuzenlerinin de aynı akıbete uğradığı kuvvetle muhtemeldir. Lucrezia'nın gerçekten bir evlilik portresi çizilmiş fakat günümüze kadar ulaşmamış.
Okur Takip Önerileri
Fatma Aliye'den okuduğum üçüncü kitap olan Udi zeki ve müziğe yetenekli genç bir kız olan Bedia'nın hayatını okuduğumuz bir eser. Tanzimat döneminde gazetede tefrika olarak yayımlanan eser sonradan kitaplaştırılmış. Bu da aslında her bölümde bir olayın olması ve bölüm sonunu heyecanlı kılmasını sağlamış.
Bedia küçüklükten babası ile birlikte müzikle ilgilenir. Kendisine hediye verilen udu kendinden bir parça haline getiren Bedia babasının kaybıyla derin bir yalnızlığa ve bunun sonucunda gelişen olaylarda tek başına kalıp yine uduna sarılacaktır.
Fatma Aliye'nin romanlarında kadın ve kadınların yaşadığı sorunlar dönemle bağlı kalmaz. Evrensel ve zamansız konulardır bunlar. Dolayısıyla siz mekan bakımından dönem romanı okursunuz, konu bugünün mekanına uyarlansa hiçbir şekilde sırıtmaz.
Bedia' nın namusuyla ud çalarak geçimini sağlamasıyla gördüğü zorluklar, sevdiğinden gördüğü ihanet -ki kitap bu ihaneti öğrenmesiyle başlıyor ama biz sonrasında öğreniyoruz (aleni şekilde anlaşılıyor o yüzden spoiler sayılmaz)-
ailesini de kaybetmesiyle yalnız ve dik duran kadın portresi adım adım çizilir.
Fatma Aliye'nin İş Bankası Yayınlarından yeni kitapların Günümüz Türkçesine uyarlanmasını sabırsızlıkla bekleyeceğim. Türk Edebiyatında kadınların var oluşu ve kadınların kendileriyle var olması bana okur zevkini en yüksek noktada yaşatan kıstaslardan biri..
Yürümek, Henri David Thoreau'nun "Gezintiler" kitabından alınmış üç denemesinden oluşan bir derleme kitabıdır. Can Yayınlarının Kısa Klasikleri serisinde yer alan bu kitabın "klasik" olarak nitelendirilmesi gözünüzü korkutmasın çünkü klasikler kadar ağır veya ağdalı bir anlatıma sahip değil.
Birbirini tamamlayan üç deneme "Yürümek", " Bir Kış Yürüyüşü", "Gece ve Ay Işığı" bize yürüme eyleminin felsefesini sunar. Yazıları okurken fiziksel adımlamadan ziyade "ilerleme"yi yürümekle harmanlayıp bize sunan yazar aynı anda fiziksel ortamların da betimlemesini yaparak yürümeyi bize bir bütün halinde sunar.
Toplamda 88 sayfa olan kitap üçe bölündüğü için bölümler uzun uzadıya değil ama için dolu verilmiş. Okurken yazarla yürüyüş yapıyormuşsunuz ve o size bir şeyler anlatıyormuş hissi veriyor. Özellikle ikinci yazı "Bir Kış Yürüyüşü" ülkemize karlı havanın gelmek üzere olduğu bir zamanda okuduğum için iyiden iyiye beni mutlu da etti..
