Veli Yılmaz, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu üyesi, Halkın Kurtuluşu gazetesi yazı işleri müdürü, gazeteci. Veli Yılmaz dünyada en uzun süreli hapis cezasına çarptırılan gazeteci unvanına sahiptir.
Veli Yılmaz Giresun'un Şebinkarahisar ilçesinde doğdu. Eğitimini aynı ilçede tamamlayan Yılmaz, lise öğrencisiyken yazdığı bir kompozisyondan dolayı "sosyalist fikirleri savunduğu" gerekçesiyle, bir hafta süreyle okuldan uzaklaştırıldı. 1970 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi'ni kazandı. Fakat üniversite yaşamı kısa sürdü. Türkiye'de 68 Kuşağı'nın içinde yer alan Yılmaz, birinci sınıftayken siyasi faaliyetleri nedeniyle tutuklandı ve 2,5 yıl askeri cezaevinde kaldı. Ardından geçen sürede Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun (THKO) kuruluşunda yer aldı. Şubat 1976'da Halkın Kurtuluşu gazetesinde çalışmaya başladı. Mayıs 1977'de THKO'nun fikirsel olarak bölünme yaşadığı dönemde Gökalp Eren, Mehmet Asal, Ercan Öztürk, Semih Orcan gibi THKO mensuplarıyla birlikte hareket etti.
12 Eylül Darbesi sonrası Kasım 1980'de tutuklandı ve Türkiye Devrimci Komünist Partisi üyeliği ve "Halkın Kurtuluşu Gazetesi sorumlu yazı işleri müdürü" sıfatıyla yargılandı.
Dönemin mahkemelerince Türk Ceza Kanunu'nun 142. maddesini 75 kez ihlalden 588 yıl 9 ay, 159. maddesini 141 kez ihlalden 147 yıl, 311 ve 312. maddelerini 25 kez ihlalden 12 yıl 9 ay olmak üzere hükmedildiği toplam 748 yıl 6 ay cezası Askerî Yargıtay 1. Dairesi'nce onaylanarak kesinleşti.
Nisan 1991'de tahliye oldu. Cezaevindeyken de sürekli yazarı olduğu Özgürlük Dünyası, Gerçek ve Evrensel Kültür dergilerine katkıları devam etti. Bu dönemde Evrensel Basım Yayın'da çalıştı.
Yılmaz Evrensel gazetesinin kuruluşunda da yer almıştır.
Veli Yılmaz, 27 Mart 1993 günü geçirdiği kalp krizi sonucu 43 yaşında hayatını kaybetti.
Değerli araştırmacı ve yazar Veli Yılmaz tarafından yazılan ve okuyucu
ya sunulan bu kitap 12 Mart infazları
nın ve giderek 12 Eylül infazlarının iç yüzünü,hukuksuzluğunu,siyasal yönle
rini, ve ayrıca AP ve CHP’nin 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinin gelişmeleri karşısındaki tavırlarını,belgelere ve
TBMM tutanaklarına dayanarak aydınlığa kavuşturmuştur.Geçmiş dönemlere ışık tutan bu araştırmayı
yurt sorunlarına ilgi duyan okuyucula
ta öneriyorum.
HALİT ÇELENK
Ecevit sonra fikir değiştiriyor.Darbecileri kusursuz buluyor.Mücadelecileri gözdağı veriyor.Orduyu karşına almak istemiyor.Kusuru eski siyasetçilerde buluyor.Eylülcülerin gündeminde olan
Pişmanlık yasasının,daha önce çıkarılmamış olmasını sorumjuğunun
Demirel Hükümetine ait olduğunu açıklıyor. Demirel Hükümetini,daha sonra Anarşi Paketinden pişmanlık
Yasa Tasarımı MHP’nın baskısıyla çı.
rılmış olduğunu söylüyor.Ecevit,hem pişmanlık yasasının öncülüğünün kendilerine ait olduğunu dile getiriyor,
Hemde cuntaya akıl hocalığı yapıyor.
Eylül rejimi,Ecevitlerin-Demirellerin görüntüsünü çıkarıyor.
Ölüm cezalarının yerine getirilmesine ilişkin yasa kamu vicdanına,hukuka ve yasa hükümlerine aykırıdır. Bu yanlışı açıklamak ve olabildiğince dü.
zeltmek gerekir.Böyle bir davranış,
yurdumuzun ve insanımızın yüzlerce
yıllık geleneğine,demokrasi özlem ve
tutkusuna,adalet duygusuna,açıklık
ve cesaret ihtiyacına görkemli bir cevap oluşturacak ve gelecek kuşaklar,geçmişleriyle övünecekler
dir.Buna içtenlikle inanıyoruz.
Adı geçen yasanın TBMM’ce kaldırıl.
masını saygılarımızla diliyoruz.
Ve artık ölmezliğin son boyutundan.
Güvenir yeşil bahar yağmurlarında.
Denizgülü,Yusufgülü,Hüseyingülü.
Öiümdür kimilerin kavganın tek ödülü
TAHSİN SARAÇOĞLU
Büyük basın ve kamuoyu odakları sistemin organik bir parçasını oluşturuyor.
Basın ve medya kanalları var olan sistemi hukuksal ve sayısal temelleri ile korumak zorundadır.Sistemi sarsacak nitelikteki konuları sessizce geçiştirmek,sessiz kalarak etkinleştirmek önemli bir politik taktik,En büyük görevin de büyük başına düştüğü görülüyor.Basın,bu olayda da işlevine ve varoluş nedenine son derece uygun ve uyumlu davranıyor.
Basın beşinci kuvvettir,
VELİ YILMAZ
Veli Yılmaz’ın Emirle Gelen Kitabında;
Mutluluk sadece küçük bir azınlık,üç beş zenginin elinde olması nedeniyle sefaleti büyüyen emekçiler ve yeraltı ve yerüstü kaynakların emperyalistlerin ve işbirlikçilerin yağmalasına karşı uyuyamayan Deniz Gezmiş,Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan infaz yasası meclisten red kararı geçmeyip idam edilmeseydi. Şimdi Türkiye demokratikleşecek,istenen özgürlüklerin önü kapanmayacak,halkın ekmeğine bu kadar saldırılmayacaktı.
Ülkemiz daha çabuk kalkınacaktı demek
te.
VELİ YILMAZ.
Veli Yılmaz’ın Emirle Gelen İdam Kararı kitabında
12 Mart infazların iç yüzünü , hukuksuzluğunu,Siyasal yönlerimi-
ni ve ayrıca ve AP ve CHP’ nın 12
Mart ve 12Eylül dönemlerin de gelişmeler hakkındaki tavırlarını,belgeler ve TMMM tutanaklarına dayanarak aydınlığa kavuşmaktır.
Tarihimizdeki acı ve tatli günleri öğrenmek gerekir.
Deniz Gezmiş,Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın”Merhaba kainat” dedikleri” sabahın,6Mayıs 1972 sabahının üzerinden yaklaşık 51 yıl geçti. Toplumların tarihi bir yana,insan ömrü açısından bile kısa bir süredir bu.Tarihin soğukluğuna gömülmeye,duygusallıktan arınmaya yetmeyecek kadar kısa.