Cinuçen Tanrıkorur

Müzik, Kültür, Dil yazarı
Yazar
9.1/10
22 Kişi
119
Okunma
38
Beğeni
3.652
Görüntülenme

Hakkında

20 Şubat 1938 tarihinde, İstanbul Fatih – Mutaflar’da doğdu. Babası Zaferşan Tanrıkorur, oğluna kendi isminin Kazan Türkçesindeki tam karşılığı olan ve galib, muzaffer anlamına gelen Cinuçen ismini koydu. Müzik eğitimine, İstanbul Belediye Konservatuarı Türk Mûsikîsi Bölümü'nde Münir Nurettin Selçuk’un öğrencisi olan amcası Mecdinevin Tanrıkorur’un, kendisine 2.5-3 yaşlarından itibaren meşk etmesiyle başladı. Daha ilkokul çağlarında, Sultan III. Selim’in Sûzidilârâ makamındaki yürük semâîsini okuyor, Mehmet Akif’in Çanakkale Şehitleri'ne isimli mersiyesi ile birlikte Yahya Kemal, Mehmet Emin Yurdakul ve Nihal Atsız gibi şairlerin şiirlerini baştan aşağı ezbere okuyabiliyordu. Eyüp Mûsikî Cemiyeti başkanı bestekâr ve kemanî Mustafa Sunar’ın ud öğrencisi olan annesi sayesinde ud ile tanıştı. Kendi kendine ud çalmasını ve daha sonraları beste yapmasını öğrendi. Besteciliğe ise 14 yaşında Ferahnâk makamında oldukça parlak bir sazsemâîsi ile güftesi Fuzûlî’ye ait Şevkefzâ makamında bir şarkı besteleyerek başladı. Sırasıyla İtalyan Lisesi ve Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (MSÜ) Yüksek Mimarlık Bölümü'nü bitirdi. Daha sonra İmar ve İskân Bakanlığı Marmara Bölge Planlama Dairesinde şehirci mimar olarak devlet hizmetine girdi ve Ankara'ya yerleşti. 1973'te TRT Ankara Radyosu TSM Şube Müdürlüğüne görevine getirildi. Burada 1982'deki istifasına kadar programcılıktan daire başkanlığına kadar çok çeşitli görevlerde bulundu. Konya’da Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ne bağlı Müzik Eğitimi Bölümü'nü kurdu. 1989 yılında, genetik olan böbrek hastalığı dolayısıyla Kültür Bakanlığı tarafından ABD’ye gönderildi. Burada 117 eser besteledi. Ayrıca bu süre içerisinde Maryland ve Princeton üniversitelerinde örnekli iki konferans verdi. İki büyük makale yazarak, Turkish Music Quarterly dergisinde yayıladı. Hocası Garino'nun tavsiyesine uyarak, öğrendiği eski yazıyı geliştirmek için, dostlarına eski harflerle sürekli mektup yazdı. ABD'li hattat Muhammed Zekeriya'dan hat dersi aldı. Bu dönemden sonra hastalığı sürekli arttı. Toplam sekiz ameliyat geçirdi. Bunların üçü ise henüz mimarlık öğrencisiyken yakalandığı kanser sebebiyledir. 28 Haziran 2000’de vefat etti. Batılı anlamda ilk ud metodu ile Türk mûsikîsi üzerine sayısız makalenin yazarı olan ve İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve az Arapça bilen Tanrıkorur’un yurt içinde ve dışında verilmiş pek çok tebliğ ve konferansı vardır. Bestelediği eserlerin sayısı 500 civarındadır ve bunların içinde kendi terkîbi olan Şedd-i sabâ, Zâvil-Aşîran ve Gülbûse makamlarındaki klasik fasıllar; Bayatî-Araban, Evcâra, Zâvil-Aşîran ve Nişâburek makamlarında Mevlevî Ayinleri; 63 makamlı Kâr-ı Nev’eda, Fuzûlî’nin 54 mısralı Müseddes’inden bir kâr, Yahyâ Kemal’in “Süleymaniye’de Bayram Sabahı, Itrî, Mehlika Sultan, Sonbahar ve Nihal Atsız'ın "Geri Gelen Mektup" gibi uzun şiirlerinden yeni formlarda eserler; Günaydınım, Turnalar, Kiralık Konak Film Müziği ve Tarla Dönüşü / Köyde Sabah gibi tanınmış eserleri, na’t, durak, şuğul ve ilahiler, klasik ve yeni formlarda saz müziği eserleri ile yurt içinde ve yurt dışında ödüllendirilmiş besteleri de vardır. Fransız radyosunca uzun çaları(LP) yapılan ilk klâsik Türk müziği sanatçısı olan Tanrıkorur, Tayland’dan ABD’ye, İsveç’ten S. Arabistan ve Fas’a kadar 22 ülkede davet üzerine solo ud ve ses resitalleri, konferans ve semirlerler vermiştir.
Unvan:
Türk Bestekar ve Ud Virtüözü
Doğum:
İstanbul, Türkiye, 20 Şubat 1938
Ölüm:
28 Haziran 2000

Okurlar

38 okur beğendi.
119 okur okudu.
3 okur okuyor.
111 okur okuyacak.
3 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Evrensellik
"Search for Form" adlı eserin yazarı, Fin mimar Saarinen "Her bitki kendi kökünden beslenir; sanat da böyledir." diyor ve ilâve ediyor: "Başkalarının hazmettiği gıda ile biz beslenemeyiz".
Sayfa 62
"Bir şey sadece yapılmaya lâyıksa, mutlaka en iyi şekilde yapılmaya lâyık demektir; yoksa vazgeçmek daha hayırlıdır."
Reklam
... ‘Mektup’tan bize ne, ‘yazlag’ de gitsin! ‘Kitap’a ne diyelim? ‘yazırgı’ (betik tutmadı çünkü). Peki ‘makale’? 0 da ‘yazıntı’ olsun! Oh, ne güzel! Söyle, söyle, daha başka ne var? ‘Sokak’ Arapça, at gitsin! Ne diyelim?.. Dur bakayım... Tamam, buldum. Sokaktan ne yapılır? Geçilir. O halde ‘sokak’ın öz Türkçesi “geçilge’dir. Peki ‘cadde’? Ona da “büyük geçilge’ deriz. Peki, “resim çerçevesi’nin biri Arapça, biri Faısça; onu ne yapacağız?.. Kolayı var. Resim ne yapılır? Çizilmez mi? 0 halde Türkçesi 'çizgit’. Çerçeve de Farsça “çârçübe’den bozulmuş, “dört sopalı’ demek. O zaman ‘resim çerçevesi’nin Türkçesi 'çizgit dörtçomağı’, 'çerçevecininki de 'dörtçomakçı’ olur. ‘Karikatür’ mü? Ondan kolay ne var? Çizgül’!.. Ressam “çizgitmen’, karikatürcü “çizgülcü’..
Sayfa 321Kitabı okudu
"Konu görünürde Atatürk devrimleri, çağdaşlık vesaire idi ama, aslında 70 yıldır alışılmış olduğu için tatlı gelen, koltuk, itibar ve kaybedilmek istenmeyen maaşlardı. Koca Adnan Saygun bile ağarmış saçlarıyla ülkesini biraz olsun tanımış olması gerekirken, "okullara alaturka müziği sokmak sarıksız irticanın dönmesidir" diyebilecek kadar şuursuzlaşmıştı."
Sayfa 345 - DERGAHKitabı okudu
Bir lise talebesi mi demiş bunları
Bir Türk kızı, Konya Anadolu Lisesi Orta 2 öğrencisi Neslihan topbaş, 1985 Dünya Gençlik Yılı münasebetiyle yayımlanan "Gençlik Üzerine Düşünceler" başlıklı yazısında şöyle diyor: ".... Milletimizin beyni, üstünlüklerini tartışmasız kabul ettiğimiz güngörmüş aydınları, Akşemseddin'leri, Molla Hüsrev'leridir; bileği ise Fatih'leri, Yavuz'ları, Kanuni'leri... Gayemiz beyinleri üstün tutmak olmalıdır, bileklerse Türk anaları tarafından yetiştirilmektedir. 2. Mahmud'un Batı'dan getirdiklerinden sonra Batı' ya bağımlı olmaya başlamışız. Kabul etmeliyiz ki, şu anda ancak Batı'nın gölgesiyiz ve onlarla boy ölçüşecek ekonomik güce sahip değiliz; ÇÜNKÜ KİŞİ HİÇBİR ZAMAN TAKLİT ETTİĞİYLE YARIŞAMAZ. Biz bu ışık oyunundan ancak Türk gençliği sayesinde kurtulabiliriz."
Sayfa 41 - Millet boşuna GÂVUR Padişah dememiş 2. Mahmut'aKitabı okudu
Cinüçen beyin
Sâz ü Söz Arasında / Cinuçen Tanrıkorur'un Hatıraları
Sâz ü Söz Arasında / Cinuçen Tanrıkorur'un Hatıraları
kitabını okurken şöyle bir hatıra vardı: Daha çocuk iken babası ona bir sürpriz yapıyor. O dönemin şartlarında oğlunu stüdyoya plak kaydı yapmaya götürüyor. Cinüçen bey, 10 yaşında o stüdyoda Sen de Leyla'dan Mı Öğrendin Cefakâr Olmayı isimli şarkıyı söylüyor. Bugün o plak kaydı ile karşılaştım. youtu.be/ueLV-tUtqDY
"Yakut, mine zümrüt bana birdir kayalarla bir gül dikeninden kanayan el neme yetmez Kaşâne, sedir, sırma, ışık onların olsun Bir köhne kitap, bir sarı kandil neme yetmez Bir çölde biten dal gibi ıssızsa bu gönlüm Dost aleminin ettiği kem söz neme yetmez Nâlân, vîrân, giryânım aman; mahrum, mahzûn, mehcûrum aman Bir servinin altında dolan göz neme yetmez"
Cinuçen Tanrıkorur
Cinuçen Tanrıkorur
Reklam
Bu yıldızlar doğan günü çağrışır Bu gündüzler gözlerini çağrışır Ya kimlere verdin avuçlarını? Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim…
Cinuçen Tanrıkorur
Cinuçen Tanrıkorur

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
326 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Yine "Kitap, İnsanı kitaplara götürür." düsturu üzerine ve İsmet Özel'in: "Mesela Türk musikisi milletin elinden alındı. Artık Müslüm Gürses'e muhtaç olmuş haldeyiz, ancak arabeske Türk musikisi denemez." sözleri neticesinde elime aldığım bir kitap. Müzisyen değilim, müzik kültürü ve kulağı olan birisi olmayışıma rağmen Türk
Türk Müzik Kimliği
Türk Müzik KimliğiCinuçen Tanrıkorur · Dergah Yayınları · 200433 okunma
314 syf.
·
Puan vermedi
·
18 saatte okudu
Türk Müzik Kimliği
20. yüzyılda yaşamış bir bestekâr-müzisyen olan Cinuçen Tanrıkorur, hayatını Türk müziğine, kültürüne adamış bir sanatçıdır. Gerek nazarî, gerek icracılık gerekse bestekârlık alanındaki çalışmalarıyla Türk müziğinin ilerlemesine yönelik düşüncelerini olabildiğince çabuk fiiliyata dökmeye gayret eden, müzik hayatı boyunca 505 beste yapan
Türk Müzik Kimliği
Türk Müzik KimliğiCinuçen Tanrıkorur · Dergah · 200433 okunma
389 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Bir arkadaşımın hediye etmesiyle 2011 yılında beğeniyle okuduğum bir kitaptı. Vakit buldukça, önceki okuduğum kitapların da bir kısmını ekleyeceğim. Özenti taklit değil özkültürü anlatan bir eser.
Müzik, Kültür, Dil
Müzik, Kültür, DilCinuçen Tanrıkorur · Dergah Yayınları · 200939 okunma