1991 yılında İstanbul’da doğdu. Kocaeli Üniversitesi Gazetecilik (2015) mezunu. Bir yanı hep çocuk… Gittiği ülkelerden, antika dükkânlarından eski oyuncakları topluyor. Pin koleksiyonu var. Bir çocuğa en güzel hediyenin kitap olduğunu düşünüyor. İstanbul’da, köpeği Dali ile birlikte yaşıyor.
"İnsanlar bazen kendini güçsüz ve mutsuz hisseder. Böyle durumlarda elinden gelen en iyi şeyin onu rahatsız eden şeylerden kaçmak olduğunu düşünür. Oysa hiçbir şeyi kaçarak çözemez."
Bir şeyi ne kadar istersen ona o kadar yaklaşırsın.Hayallerin gerçekleştiği yerler sadece masallar,hikayeler değildir.Hayaller onları gerçekleştirmeyi yürekten isteyen herkese açık bir kapı bırakır.
Başkalarının alelacele dökülmüş cümlelerine sunmaktan,kendi öykümüzün sesini duyamaz olduk.Değerliyiz; cümlelerimizle, yolculuğumuzla, kayıplarımızla ya da kavuştuklarımızla.
Çünkü insanların büyük bir bölümü, birçok güzelliği göremezdi. Büyük bölümü, birçok güzelliğe dokunamazdı. Onlar, birer uyurgezer gibi, geçip giderlerdi güzelliklerin yanından. (Hasan Ali Toptaş)
Mini minnoş, sımsıcak, sevgi dolu bir hikâye ve sevimli karakterimiz Melodi.
Melodinin öğretmeni tüm sınıfa rengarenk saksı çiçekleri hediye ederken, ona bir kaktüs vermek zorunda kalır. Yani dikenli, çiçeği bile olmayan o garip bitkiyi. Bir kaktüsün nesi güzel olabilir ki?
Yazar sevgiyi çok güzel anlatmış, bence sevgi dış görünüşe göre hareket etmemektir. Kaktüsleri zaten severdim ama bu kitaptan sonra her kaktüs bir koruyucu benim için, bizi dikenleriyle kötülüklerden korumaya çalışan bir koruma gibi. Kitapta sevgili kızımız Melodi'nin bahar heyecanını ve kaktüsle olan dostluğunu okuyoruz. Baştan sona kadar yüzümde bir tebessüm ile okudum. Melodi'nin ailesini de ayrı bir sevdim özellikle de büyükannesini o kadar tatlıydı ki. Kitabın içindeki çizimler de çok güzeldi. Çocuklarınıza/ kardeşlerinize okuyabileceğiniz çok tatlı bir hikaye kitabı, mutlaka tavsiye ediyorum. / Dans eden bir kaktüsün fırtınadan sakladığı çocuk...
Günümüzde bazı mizaç hastalıklarıyla karşılaşabiliyoruz. Bu hastalar kendilerine zarar verdikleri gibi etrafındaki insanları da hasta edebiliyorlar. Nedir bu hastalıklar?
Kendini beğenme, kıskançlık, haksız eleştiri, hor görme, aşağılama, dalga geçme, empati duygusundan, hoşgörüden, vicdandan yoksunluk...
İnsanın kalbini yiyip bitiren bazı hastalıklar bunlar.
Toplumun bir kesimi, bir insanı değerlendirirken fikir dünyasına, kalbine, hissettiklerine değil de yansıyan görüntüsüne bakar. Bu görüntüye göre kendi mental kalitesiyle uyumlu olarak o insan hakkında bir fikir üretir. Kitabımızın sevimli karakteri nohut adam, görüntüsünden ötürü halk tarafından aşağılanan, eleştirilen, dalga geçilen birisidir.
Hastalıklı kalplerle çepeçevre sarılmış bir yerde sınırsız hayalgücü yeteneğiyle harika güzellikte şapkalar tasarlayarak içsel huzurunu sağlamaktadır. Bir akşam olumsuz düşüncelerden uzakta kendini en iyi hissettiği yerde, evinde, benzersiz bir şapka yapar. Bu şapkayı kıskanan halk, daha iyi bir şapka yapma telaşına girer.
Ve olaylar harika bir şekilde gelişir ve ders verici nitelikte de sonlanır.
Nohut AdamAnıl Basılı · Timaş Çocuk Yayınları · 2020937 okunma
Noğut Adam
"Çocukken onunla saçı yok diye alay edenlerden kaçarken, çamura düşmüştü.
Şapkasız hiç dışarı çıkmazdı.
Çalışmak hayatının vazgeçilmez bir parçasıydı. Saatlerce dükkanına kapanırdı.
Tüm gün oyun oynamaktan başkaları gibi konuşmaktan sıkılıyordu.
Ormandan topladıklarıyla şapkalar tasarlıyordu."
Yeni şapkalar tasarlamak,