Acı çekmenin erdemine inanmaya başladım; mutluluğa yeğliyordum acıyı. Şöyle düşünüyordum: Bu dünyanın mutlulukları boş ve geçicidir; anlamsızdır bir bakıma. Oysa acılar öyle değildir, kutsal gizemli bir yanı vardır acıların. Yürekten gelen acılar, insanı yüceltir,yetkinlestirir.
Bir saat kötü olmaktansa ömür boyu budala olmak daha iyidir, yazılmış. Sen budala değilsin. Esas onlar budala. Çünkü komşusunu utandıran cennete giremez.
DİKKAT, SPOILER İÇERİR!
Kitabı yüzeysel bir şekilde özetlemem gerekirse, iki kardeş ve bir babası üzerinden bir hikaye geçmektedir. Babası bilgeymiş sonra baba bir gün ölmüş iki miras bırakmış. Kendisinin okuduğu kitaplar ve altın. Ana karakterimizin abisi altını seçiyor, har vurup harman savuruyor. Ana karakterimiz ise bu kitapları okuyor büyük adam oluyor filan. Klişe ama kitap okumaya aşırı teşvik edici bir kitap. Çocukken okumuştum, hala kitaplığımda duruyordu. Bende o yüzden okuduğum bir kitap olduğu için girdim. 8-10 yaş çocuklara öneririm, ama 40 yaşında okuyan adamın yargılanmasını da doğru bulmam. İsteyen istediğini okur...
Hangi kadın vardır ki gerçek bir aşk, derin bir sevgi istemesin? Hangi kadın vardır ki kocasının vurdumduymazlığına, duygusal çürümüşlüğüne başkaldırmasın? Hangi kadın vardır ki erişemediği durumları, düşlerinde, düşlemlerinde yaşatmasın?