Lila Wolken

İyi insan...
İyi insan: Henüz kasıtlı gaddarlığını görmediğimiz kiṣi. Bulmacada çıksa böyle yazarım.
Sayfa 46
Reklam
İnsan yeterince hırpalanmadan durup etrafına bakmayı pek akıl edemiyor.
Sayfa 39
Dünya batıyordu ama ben hayatımın en mutlu günlerini geçiriyordum.
Sayfa 144

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kirlendi artık kırlar. Niyetiniz ne sizin? Servetin, makamın bir tutam ot kadar değeri yok. Dinleyin, dinleyin, dinleyin!
Sayfa 116
"Bir roman kahramanı mesela. Kitapta bir laf eder. Altı çizilecek cilalı cümlelerden değil ama, kendi halinde bir cümle. Bir tek sen cımbızlarsın onu kitabın kalabalığından. Sırf sana birşey anlatır o cümle. Başka herkese susar."
Sayfa 59
Reklam
Onlardan biri bize bir sözlük ile beyaz bir çift ipek eldiven verdi ve İngilizce kursuna yazdırdı. ... Diğerleri bize dili kendileri öğretmeye çalıştılar. Bunun adı kova. Bu paspas. Bu süpürge.
Sayfa 48
... Çünkü siz hainsiniz, riyakârsınız, yalancısınız. Kolay olana anında uyar, zor olandan kaçarsınız.
Sayfa 14
Insan dediğin, onuru kanamaya başlayınca adalet diyor demek ki.
Sayfa 105
Geçmişini bilmeyen kediler, geleceğini kuramamış insanları bir bakışla avucunun içine alabiliyormuş.
Sayfa 89
Varsın deli desinler, içinden geldiği anda böyle titreteceksin omuzlarını.
Sayfa 50
Reklam
Kurallara uymalıyız, diyordu annem, elbet bir gün bitecek bu kâbus. Bitecek.
Sayfa 15
Hanımlar siz siz olun beyleri ev işlerine ortak edin! Hapiste hiç zorlanmazlar...
Sayfa 23
Benim 70 li yıllarım
Akşam. Hepimiz oturma odasında televizyon maharetiyle yarattığımız orta sınıf cennetimizde sessizce uykumuzun gelmesini bekliyoruz.
Hayatın bana tek kelime danışmadan açtığı boşlukları doldurmak mevzu bahis olduğunda, sigara herkese ve her şeye beş basardı.
Herkes yaşlanırken farkına varmıyorsun yaşlandığının, yaşlandığının farkına asıl geriden daha gençler geldikçe varıyorsun.
"Sen hiç beni sev dediği için sevilmiş birini tanıdın mı?"
Sayfa 231
Reklam
İnsan denen mahluk, üst katta birinin eti çürürken, alt katta saçını kurutup, çamaşır yıkayıp, televizyon izleyebiliyordu.
Sayfa 170
..., "Dünya kuruldu kurulalı, bildirilerden hiç hayır gelmemiştir."
Sayfa 122
"Bir şeye dikkat et Peder," diye başladı. "Köy sakin. Halk yetkililere güven duymaya başladı. Tam bu sırada gövde gösterisine girişmek, böylesine önemsiz bir şeye değmeyecek kadar büyük rizikoya girmek olur."
Sayfa 118
Hakikatin karasına tahammülü olmayan herkes gibi o da yalana mecburdu.
Sayfa 113
Sırf gidecek başka bir yeri olmadığı için boyun eğdiği kocasıyla bir çatı altında yaşayıp aynı yatağa girerken, bir fahişeden tek farkının nikâh defterindeki acemi imza olduğunu hissediyordu.
Sayfa 113
O hayata parlak güneş altında başladığını sanan kadınlardandı ve henüz çok gençken öyle olmadığını anlayan kadınlardan.
Reklam
Üzerinde adım yazan seramik bir kupadan başka hiçbir şey yaşamadı benimle birlikte.
Sayfa 174
O dedikodulardaki acımasızlığın farkındaydım ben.
Sayfa 77
Bir şey kımıldayınca insan zamanın geçtiğini anlıyor.
Sayfa 61
Hayat farklı coğrafyalarda farklı insanlar için akıp gitmeye devam ediyordu.
Onun da benim gibi birilerini kaybetmekten yorulmuş olduğunu ve bu yüzden elindeki tek şeye, bana sahip çıkabilmek için çırpınıp durduğunu anlanam için uzun yıllar geçmesı gerekecekti.