Ne kadar acıyorum kendime; bu yüzden başkalarına acımaya fırsat bulamıyorum. Bütün acımamı kendime harcadım. Dilencilerden kaçıyorum. Biri yüzüme bakıp acıklı şeyler anlatacak diye titriyorum. İnsanlık dışı oldum.
Bu gece, harikulade güzel bir geceydi. Her zamankinin iki misli kadar büyük görünen ay, yerinden firlamus, topraga ve denize adamakilh yaklagmis gibiydi. Duvar harabelerinin ve çöp yiginlarinin üzerinde fiskiran arsiz nebatlar bir masal bahçesinin çiçekleri gibi nazlı nazlı sallaniyorlardi. Sahili ara sira yalayan dalgalarin islattigi yosunlu çakillar, türlü renk oyunlar yapan kiymetli taslar gibiydi. Her seyde yari sarhos, yarı baygın bir hal vardi. Her seyden, bu sessizlige ve bayginliga rağmen, oluk oluk hayat fiskiriyordu.
Bəzən sevinci gözləyirsən, indicə qapını döymədən içəri keçəcəyini zənn edirsən, amma qapın döyülür və qapının kəndarında kədərin dayandığını görüb tam məyus olursan. Onu qovmaq sənin ixtiyarında olmur.
''Bizler, ufacık şeylerden rahatsız olmaya hazırız. Mutlu günlerimizi pek azken, dertli günlerimiz pek fazla. Tanrı'nın bize bağışladığı güzellikleri görebilsek, kötülüklerle baş ederken daha güçlü oluruz.''