Herkese hellö
Nisan ayının ilk haftası da jet hızıyla geçti. Bu hafta tatil modunun açıldığı, sevdiklerimiz ile geçireceğimiz, gezeceğimiz, yiyip-içeceğimiz ve de inşallah boşluk anlarında okuma yapabileceğimiz şekilde geçsin.
Bu ayın ikinci kitap yorumu çok da aşina olmadığım Japon Klasiklerinden geliyor. Her ay farklı türlere ve çok da okumadığım ülkelerin edebi eserlerine yer vermeye çalışıyorum.
Öncelikle Japon yazarların hayat hikayeleri çok ilgi çekici oluyor. Bu yazar hem ilk polisiye yazarlardan hem de eşcinselliği eserlerinde ilk kez kullanan yazarlardan biri. Yaşadığı dönemi düşündüğümüzde insanların konuşmaya korktukları konuları tüm detayları ile yazabiliyor olmak süper bir cesaret işi gerçekten…
Şeytanın Çırağı; iki tane hikayeden oluşuyor.
- Şeytanın Çırağı; Yazdığı günlük yüzünden genç bir kadının ölümünden sorumlu tutulan ve çocukluk arkadaşı olan savcıya gönderdiği mektuplar ile cinayetin neden işlendiğini anlatan bir hikaye
- Onları Öldürdü Mü?; Genç bir avukat herkes tarafından suçlu gözü ile bakılan bir gencin aslında suçsuz olabileceği düşüncesi ile masumiyetini kanıtlama çabasını anlatıyor.
Ben ikinci hikayeyi daha çok sevdim. Ters köşe yapılan, neden-sonuç ilişkisini çok güzel veren, aslında çok basit bir aşk hikayesinin aslında sonucunun nasıl bambaşka bir hal aldığını anlatan bir hikayeydi.
Polisiye okumayı seviyorsanız kitabı öneririm
Herkese keyifli okumalar