Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hülya Açılan

Hülya Açılan
@hulyacilan
Sıkı Okur
Bu metin İngilizce dilinden otomatik olarak çevirilmiştir. Orjinali Göster
Instagram: hulyacilan
336 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Evliliğin getirdiği mutluluğu dizelere döken ama kocasıyla neredeyse iletişim kurmayan Vittoria Colonna, siyasetin ve iktidarın nasıl oyunlar kurduğunu mektuplarıyla paylaşan Machiavelli ve Guicciardini, sonsuz aşkın diyaloglarını kitaplaştırıp bir yandan fahişelik yapan Tullia D’Aragona.. Hepsi yozlaşmış, savaşlarla yıpranmış, vebanın kapıda beklediği bir ülkede, İtalya’da. Bir de Giovanni Borgia var. Babası kim bilmiyor. Soyadı elinde kalan tek şey, soyadı onun laneti. . ‘Borgia’yım ben; iki, belki de üç defa Borgia. Herkese göre soyum bir bilmece; bana göreyse sır…’ Bu cümlelerle açılıyor Günah Şehri. Bir gizemin merakıyla. Başta karakterler karışıyor, kim kimdi diye sorgulatıyor ama taşlar yerine oturuyor. Günah Şehri 16. yüzyıl İtalya’sına götürüyor bizi. Hollandalı yazar Hella Serafia Haasse detaylarıyla, karakter seçimleri ve analizleriyle ilgi çekici bir tarihi kurgu sunuyor. Severek okudum. Diliyorum ki yazarın diğer eserleri de dilimize kazandırılır.. . Okuduğum en içten arka kapak yazısına da sahip olduğunu söyleyebilirim Günah Şehri’nin:) . Ayşen Anadol çevirisiyle ~
Günah Şehri
Günah ŞehriHella S. Haasse · Helikopter Yayınları · 201120 okunma
Reklam
336 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Günah Şehri
Günah ŞehriHella S. Haasse
6.6/10 · 20 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
136 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
‘Ah, bana Ismail deyim. Öyle, öyle, doğru okudunuz. Moby Dick’teki gibi, evet. Ne sıkıcı… Herkes aynı şeyi söylüyor tabii. Ama hiç ilgisi yok; yemin ederim. Aslında yemin etmem de gerekmiyor bence.’ . İtiraf Ediyorum’u okurken büyülenmem sebebiyle yazar Jaume Cabre’nin dilimize çevrilen diğer eserini de edinip okumak istedim: Ateşin Tükettikleri. Hızlı, parçalı, takibi zor bir novella bu. İyiler de var kötüler de, yabandomuzları da! Pek çok şeye de atıf var, arka kapak yazısında belirtildiği gibi ‘metinlerarası bir yolculuk’ Ateşin Tükettikleri. Yer yer metinden kopmalar yaşasam da merakla okudum ve yazarın kalemindeki farklılığı çok sevdim.. . Suna Kılıç çevirisi (övgülerimi İtiraf Ediyorum’a saklıyorum), Ebru Ceylan’ın enfes kapak fotoğrafıyla ~
Ateşin Tükettikleri
Ateşin TükettikleriJaume Cabre · Alef Yayınevi · 017 okunma
176 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
‘Bugün olduğum kadına dönüşmem safi ihtiyaçtan ileri geldi. O şiddet dolu çocukluğumda, yakınında ne varsa fırlatan, kemerini çıkarıp döven, öfkeden deliye dönüp etrafında ne varsa, karısıymış, çocuğuymuş, eşyasıymış, köpeğiymiş, her şeye saldıran bir babayla büyümek. O vahşi hayvan hayaletim, kabusum benim: Erkek olmayı istemek fazla korkunçtu. Ben bu dünyada erkek olamazdım.’ . Sarmiento Parkı ve rengarenk bedenler. Kan rengi dudaklar, parlak mor gözler, şuh kahkahalar ve ardı düşünülmeyen geceler. Olabildiğine sert bir metin Kötü Kızlar. Camila Sosa Villada şiddeti, umudu, travmaları en çok da pencere kenarına çıkıp kuş olmayı hayal edenleri anlatıyor. Kanatlarına inci boncuklar takıp, hiç var olmayan huzurlarına kavuşmayı. Transları, travestileri, bedenleri ile derdi olanları değil de dertleri bedenleriymiş gibi gösterilenleri.. Ne bir övgü ne bir lanet Kötü Kızlar. Karanlık bir hafızanın iz düşümü. Gördüklerimizin ötesini de düşünmemizi sağlıyor bir yerde. Yaralardan geçenleri, başımızı çevirip taşladıklarımızın hangi yollardan geldiklerini düşünmemizi istiyor sanki. Ayıbı-günahı sevabı- yanlışı doğrusu- eğrisiyle. Bazı parklarda ölüm oyunları oynanıyor.. . En çok Encarna Teyze’yi anımsayacağım orası kesin~ . Banu Karakaş çevirisi, Hamdi Akçay kapak tasarımıyla ~
Kötü Kızlar
Kötü KızlarCamila Sosa Villada · Medusa Yayınları · 20242 okunma
Reklam
96 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Ağaç kovuğundan çıkmak: bu deyişi çok severim. Yalnız olmadığımı, dünyaya öylesine gelmediğimi anımsatır bana. Ağaç kovuğundan çıkmadık, var elbet bir annemiz babamız. Ama, bir aması da var. Herkesin kovuktan çıkmaması kendine, herkesin ebeveyni bir değil. Biz nasıl ki bir değiliz~ Kimimizin halası annelik yapar, kimimizin babası en yakın sırdaşı. Fil Gözü bu ağın ortasına çekti beni. Bir cümbüşün içine. Ağaç kovuğundan çıkmamış ama bir ağacın kovuğuna sığınanları okudum sanki. Koşmuş da yorulmuş, çok duymuş da kulaklarını tıkamış, dönmüş durmuş da yönünü bulamamışları.. Bir de kirpileri, kuşları, filleri.. . Mevsim Yenice, bir pencerenin arasından sızan ışığı yüzümüze tutuyor. Gözlerimizi kaçırabilir ya da o pencereyi biraz daha açabiliriz. Fil Gözü’ndeki sekiz öykü de sarmaladı beni (özellikle Buzda Balık Avı ve Lokal Anestezi), gök dolsun içeri diye pencereyi açanlardan oldum ben. Belki siz de öyle yaparsınız~ . Ata Uzuner kapak tasarımıyla ~
Fil Gözü
Fil GözüMevsim Yenice · Can Yayınları · 20245 okunma
328 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Flora ve Hannah, aralarında yaklaşık yarım asır var. İkisinin hayatları da fay hatlarıyla dolu. Ufak bir sallantıda yıkılıp gidecekler belki ama gerçeğin peşinde olmaları sağlamlaştırıyor onları. Hatta kaskatı kesiliyorlar. Aşka, sınırlara, savaşa ve barışa. Flora’nın hikayesi Paris’te başlıyor. Hannah’ın Londra’da. Dünya küçük bir öyküyle kıyaslandığında ~ . Alba Arikha bir ömrü, o hayata değenleri ustalıkla anlatıyor. Mekanlar ve zaman canlı, travmalar can yakıcı Eğer Beni Ararsan’da. Karakter bolluğuyla birlikte hepsinin ayrı bir yeri oldu bende çünkü hepsinin hikayesine değinmiş yazar. İyisiyle, kötüsüyle, kabul edilemez görüleniyle bile.. Severek okudum. . Aylin Ülçer çevirisi, Virginia Elena Patrone kapak tasarımıyla ~
Eğer Beni Ararsan
Eğer Beni ArarsanAlba Arıkha · Notos Kitap Yayınevi · 20234 okunma
228 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
‘Hayat bir dizi problem çözme sürecidir.’ . Always, 7/24 açık marketlerden biri, çok fazla çeşit yok içinde. Marketin emekli tarih öğretmeni olan sahibinin yolu bir evsizle kesişir. Ve bazen tüm değişimler tek bir kişiyle başlar. Dokgo evsizliğiyle, tutuk kelimeleriyle nasıl yapacaktır bunu? . Rahatsız Market, ittiğimiz-acıdığımız ya da tiksindiğimiz kişilerin bile hayatlarımıza dokunabileceğini, önyargılarımızdan ördüğümüz duvarları, iletişim eksikliğinin ne denli büyük yaralar açacağını, büyük büyük adımlar yerine bazen en güzel farklılığın kendi alanını temizlemekle başlayacağını gösteriyor. Kim Ho Yeon, çok okunan kitabında tesadüfleri de kullanıyor konfor alanlarını da. Ortaya sıcacık bir kurgu çıkıyor. Hem sahnede hem bir drama olarak izlemek isterdim Rahatsız Market’i. Kötülerin dahi yumuşak karınları olduğunu gösterdiği için en çok. Severek okudum. . Betül Tınkılıç’ın özenli çevirisi (özellikle dipnotlarıyla), Leonardo.Ai kapak görseliyle~
Rahatsız Market
Rahatsız MarketKim Ho-yeon · Saltokur · 20242 okunma
120 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Fransa’nın uzak bir köyünde yaşayan çiftin çocukları olur. Önce bir oğlan ardından bir kız. Ardından kadın tekrar hamile kalır, gebeliği de sağlıklı geçer. Artık beş kişilik bir aile olduklarında yeni doğan evlatlarının bir sorunu olduğunu fark ederler, ‘normal’ olarak adlandırılan her şey tepetaklak olmuştur şimdi. . Engelli bir evlat, kardeş, torun kaç hayatı değiştirebilir? Neyi değiştirir? Sadece kalkış saatlerini mi? Yeme düzenlerini, nereye gidip kaçta geleceklerini? Aslında bunlarla beraber belki de her şeyi.. Hayallerini en çok. Clara Dupont-Monod bu değişimlerle beraber derin bir çukur kazdırıyor okura. Korkularını, kırıklıklıklarını, hoyratlıklarını, keşkelerini koyabilecekleri koskoca bir çukur. Kısa, üç parçalı bir hikayede öyle yoğun duygularla kuşatılıyorsunuz ki.. Bana beklemediğim kadar dokunan bir kitaptı Taşların Anlattığı.. Bir portakal gördüğümde, ‘yalnızca bir portakal’dan fazlasını göreceğim örneğin. . Bahadırhan Bozkurt çevirisi, Suat Aysu kapak tasarımıyla ~
Taşların Anlattığı
Taşların AnlattığıClara Dupont · İletişim Yayınları · 202459 okunma
136 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
“Kayıtlara göre Kim Manjung, 1687-1688 yıllarında sürgünde olduğu sıralar annesi Yun Hanım’ı teskin etmek maksadıyla, Dokuz Bulut Rüyası’nı bir gecede kaleme almıştır.” Bir kitaba başlarken ithaf var mı diye meraklanırım. Yazara ve yazdıklarına biraz daha yaklaşacağımı düşündüğümden belki. Bundan sebep, Dokuz Bulut Rüyası’nın, dünyanın geçiciliği göstererek annesinin yüreğini hafifletmeyi isteyen bir yazarın eseri olması çok kıymetliydi benim için. . Budist tapınağında parlak bir öğrenci olan Seong Jin’in hikayesini dinliyor ve şu sorunun cevabını arıyoruz : ’Seong Jin’in dünyevi heveslerinin cezasını çekmek için yeniden hayata getirilmesi onu değiştirecek ve çıktığı yolu tamamlamasına yardım edecek midir?‘ . Kore Edebiyatı’nın başyapıtlarından sayılan Dokuz Bulut Rüyası yer yer izlediğim tarihi ve fantastik Kore dramalarını anımsattı bana. Mekanlar-kıyafetler ve erdemli bir gencin hikayesini gözlerimin önünde canlandırmak zor olmadı. Bunda Kore kültürünün çağdaş yapıtlarda dahi kullanılmasının etkisi büyük, geçmişi unutmamak ve bundan beslenmenin güzellikleri ~ . Tek oturuşta keyifle okuduğum eserlerden oldu Dokuz Bulut Rüyası. . Mehmet Ölçer çevirisi, Natalia Suvorova kapak tasarımıyla~
Dokuz Bulut Rüyası
Dokuz Bulut RüyasıKim Manjung · Olvido Kitap · 20247 okunma
2.022 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.