‘Yazarlar sıradan sandığımız insanları evirip çevirirler, başka bir gözle bakarak onlardan yeni insanlar yaratırlar. Bu yeni gözle biçimlenmiş insanlar, artık bizim için sıradan değildirler, birer kahramandırlar. Gerçek hayatta da gizli bir elin onları alıp yeniden biçimlendirmesini isteriz. Bir el, deriz, bizi de biçimlese, biz de kendi hayatımızın kahramanı olsak. O el, kendi elimizdir oysa’
.
Bir derginin kapak fotoğrafına baktığınızda sadece fotoğrafı değil; ötesini de gördüğünüzü düşünün. O fotoğrafın öznesini, çekim aşamalarını, ışığı, gölgeyi.
Bu ay kapakta Şebnem var. Şebnem çok güzel. Öyle güzel ki, ona bakmak canımızı yakıyor.. Fotoğrafa her bakan başka bir şey hissediyor. Sanat eseriymişçesine. Kiminin geçmişinin yaralarını kanatıyor Şebnem kiminin korkakça yaşamasını yüzüne vuruyor.
Şebnem bizim vicdanımız, sesini duymaya çalıştıkça sesi açmaktan ziyade kıstığımız. Şebnem tam da bizim gözlerimizin önünde ama aranıp duruyoruz onu..
.
Suzan Defter ile tanıdığım Ayfer Tunç’un kalemine, yazarın üçlemesi ile devam etmek istedim. Sanıyorum ki iyi de yaptım!
.
Kapak Kızı’nda tesadüfler bir araya gelip; bir tren yolculuğuna çıkıyor sanki. Sonraki durağım Yeşil Peri Gecesi. Aklımda cevaplanmamış sorular ve Şebnem var. Aklımdaki Şebnem, bir okulun bahçesinde kitap okuyor..
.
Utku Lomlu kapak tasarımıyla ~