"Onun bütün canlı ve güzel varlığında, kurnazlık ve ilgisizliğin, hile ile saflığın, kibarlık ile neşenin tuhaf bir biçimde büyüleyici bir karışımı vardı. Her yaptığı ve söylediği şeyde, her hareketinde, ince, zarif bir büyü vardı. Her şey onun içinde oynayan hayatın biricik, alışılmamış kuvvetini ifade ediyordu. Yüzü de sürekli değişiyordu. O da sanki hep oyun oynuyordu.
Hemen hemen aynı anda alaycı, düşünceli ve tutkulu görünüyordu. Sonsuz çeşitlilikte duygular, hafif ve hızlı, rüzgârlı bir yaz gününde birbirini takip eden bulutların gölgeleri gibi gözlerinde ve dudaklarındaydı. Hayranlarının hiçbirini ihmal etmiyor, hepsini idare ediyordu, her birine ihtiyacı vardı..."