Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Özlem Akbaş

240 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Türk tiyatrosunun Batılı anlamda kurucusu olarak kabul edilen Muhsin Ertuğrul, sadece tiyatroda değil sinemada da ilklere imza atan bir isim. Muhsin Ertuğrul tiyatro sahnesine, Burhanettin Tiyatrosu'nda, Arthur Conan Doyle'un Sherlock Holmes oyunundaki "Bob" rolüyle adım atar. Fransa'da aldığı tiyatro eğitimi sonrası,
Ölmeyi Bilen Adam - Muhsin Ertuğrul
Ölmeyi Bilen Adam - Muhsin ErtuğrulAyşegül Çelik · Can Yayınları · 201348 okunma
Reklam
144 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Güzide Sabri, küçük yaşta evlendirilir.Müstear isimlerle eserler kaleme almasının nedeni eşidir.Eşi Ahmet Sabri Bey, Güzide Sabri'nin edebiyat camiasında adının duyulmasından rahatsızdır. Güzide Sabri'nin ana karakterleri kadınlardır. Olaylar onların etrafında döner.Erkek ya da kadın olsun, karakterleri dış dünyadan kopuk, hassas, duygusal karakterlerdir.Mekân olarak, genellikle köşkleri kullanır, Güzide Sabri, bazen de çiftlikleri.Mektuplar ve günlükler, yazarın sıklıkla kullandığı anlatım teknikleridir. Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi, Güzide Sabri Aygün'ün en çok bilinen eseri sanırım. İlk kez 1905 yılında yayımlanan roman, hastalıklı bir kız olan Fikret ile evli, çocuklu, Nejat'ın yasak aşklarını anlatır.Yayımlandığında büyük ilgi görür roman.Güzide Sabri, bu romanı, yazdığında, 20'li yaşların başlarındadır. Güzide Sabri, romanda üç farklı anlatıcı kullanır.Fikret'in günlüğünün yanı sıra mektuplara yer verilir, anlatıda. Okumamış olsak bile Sezer Sezin'li ya da Hülya Koçyiğit'li sinema uyarlamalarına denk gelmişizdir. Geçmişe özlem duyarak okudum, Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi'ni.
Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi
Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı MetrukesiGüzide Sabri Aygün · İş Bankası Kültür Yayınları · 20212,146 okunma
128 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Şiro Hamao, Japon polisiyesinin öncülerinden biriymiş.Eşcinsel hakları savunucusu olan Şiro Hamao, eserlerinde eşcinselliği de sıkça yer vermiş. Şeytanın Çırağı, iki kısa romandan oluşuyor. İlk kısa roman, kitaba da ismini veren, Şeytanın Çırağı. Eizo cinayetle suçlanmış, yargılanma aşamasındadır. Geçmişte, hem sevgilisi olmuş, hem akıl hocalığını yapmış, savcı Tsuchida Hachiro'dan yazdığı mektuplar aracılığıyla yardım ister. İkinci kısa roman ise "Onları Öldürdü mü?" adını taşıyor. Evli bir çift kendi evlerinde öldürülür.Odera Ichiro, tutuklanır ve ölüm cezasına çarptırılır.İnfazı gerçekleştikten sonra, Odera'nın avukatı bir mektup bulur.Mektup cinayet gecesi olanları anlatmaktadır. Polisiye okuma deneyimim yok denecek kadar az.Polisiye unsurlardan çok karakterlerin duygu durumları etkiledi beni.
Şeytanın Çırağı
Şeytanın ÇırağıShiro Hamao · İthaki Yayınları · 20216,5bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
68 syf.
·
Puan vermedi
Körler Ülkesi
Körler ÜlkesiH. G. Wells
8/10 · 2.408 okunma
143 syf.
·
Puan vermedi
Panait Istrati Romanya'da doğar. Yoksulluk içinde geçen yaşamında pek çok iş yapar.Fırıncı çıraklığı yaparken, eline geçen Fransızca sözlük hayatını değiştirir.Fransızca öğrenmeye başlar.Daha çok kitap okurken yazmaya da başlar. Başarısız intihar girişimi sırasında, üzerinde Romain Rolland'a yazılmış bir mektup bulunur.Mektup bir şekilde Romain Rolland'a ulaştırılır. Romain Rolland, Panait Istrati'yi yaşadıklarını yazma konusunda teşvik eder. Panait Istrati'nin Arkadaş'ı (Mihail) 1927 yılında yayımlanır. Arkadaş (Mihail) Panait İstrati'den okuduğum ilk kitap.Okuduğum baskının arka kapak yazısında, Mihail'in yazarın diğer eserlerinde de yer alan bir karakter olduğu, Arkadaş'ta ise başkahramanlardan biri olduğu , belirtilmiş. Dört kitaptan oluşan, Adrien Zograffi'nin Gençliği serisinin ikinci kitabıymış, Arkadaş. Istrati, gezgin bir hayat sürmeyi seçen Rus asilzadesi Mihail ile tanışır.Mihail, Istrati'nin tüm yaşamını değiştirir.Ona Rusça öğretir. Felsefe ve edebiyatla tanışmasında yol gösterir.Birlikte çoğu kez ağır koşullarda, kaçak olarak seyahat ederler. Dostlukları Mihail'in ölümüne kadar devam eder. Bu dostluğu, Arkadaş romanı ile ölümsüzleştirir Panait Israti. Okurken Panait Istrati'nin anlatımını Gorki'nin anlatımına çok benzettim. Balkanların Gorki'si olarak biliniyormuş yazar, zaten.
Arkadaş
ArkadaşPanait Istrati · Varlık Yayınları · 19491,549 okunma
Reklam
168 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Annie Ernaux'un ilk romanı olan Boş Dolaplar, 1974 yılında yayımlanmış Roman başkahraman Denis Lesur'ün tüyler ürperten kürtaj sahnesiyle başlıyor. " Yirmi yılın sonunda gele gele buraya gelmek.Kimsenin kabahati değil.Bir tek benim, baştan sona benim suçum.Kim miyim ben? Önce bakkal Lesur'ün kızı, sonra her daim sınıf birincisi.Ve pazar günleri beyaz soket çorap giyen bön kız, burslu öğrenci.Sonraysa...kaçak kürtajcı tarafından içine edildiği için sonrası olmayabilir." syf 15 Bu cümleler Denise Lesur'ü bize tanıtan cümleler. Denis Lesur, tıpkı Annie Ernaux gibi, hem ev olarak yaşanan, hem de kafe-bakkal olarak işletilen bir yerde anne ve babasıyla yaşar.Boş Dolaplar da yazarın diğer romanları gibi otobiyografik özellikler taşıyan bir roman. Denis'in anne ve babası işçi sınıfındandır.İşlettikleri kafe-bakkal da işçi sınıfına hizmet eder. Anne ve babası Denis'i en iyi eğitimi alabilmesi için özel okula yollar.Denis geldiği sınıf ile ortasına düştüğü burjuva sınıfı arasında sıkışır kalır.Sıkışmışlığının öfkesini ailesine yöneltir.Yaşadığı yeri, sürekli nefret ve tiksinti ile anar.Okulda ise akademik başarısıyla öne çıkmaya çalışır. Üniversite dönemine gelindiğinde, cinsel deneyim arayışındaki Denis'i kürtaj masasında buluruz. Küçük bir kızın genç bir kadın olma yolunda hikâyesini okurken, sınıf farklılığının yarattığı çatışmaların, kendi özünü inkâra, içsel hesaplaşmalara götürdüğünü görüyoruz. Çok severek okuduğum bir Annie Ernaux kitabı oldu, Boş Dolaplar.
Boş Dolaplar
Boş DolaplarAnnie Ernaux · Can Yayınları · 20221,809 okunma
217 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Dino Buzzati'nin Tatar Çölü, 1940 yılında yayımlanır. Dino Buzzati, Tatar Çölü'nün ilham kaynağının Corriere della Sera gazetesindeki işi ve kendisiyle, iş arkadaşlarının monotonluk dolu bu işte büyük bir fırsat bekler gibi harcadıkları zaman olduğunu söyler. Romanın ana kahramanı Giovanni Drogo, bir eylül sabahı ilk atandığı yer olan Bastiani Kalesi'ne gitmek üzere yola çıkar.Drogo yol boyunca yaptığı varoluşsal sorgulamaları, kaleyi görünce geride bırakır, subaylığının ve görevlerinin gerçekliği omuzlarına yüklenir. Drogo kaleye varır varmaz buraya ait olmadığını hisseder.Geri dönme talebini ileten Drogo, kalenin surları ötesinde gördüğü uçsuz bucaksız çölle büyülenir.Dört ay daha burada kalmayı kabul eder. Rutinlerin yıldırıcılığı, dahası yarasızlığı, Drogo'nun potansiyelini kullanamamasına yol açsa da onu görev adamına dönüştürür. Kalenin savaşa her an hazır olma gerekliliği, ansızın çıkıp gelecek düşman beklentisi, yıllarını burada geçirmeyi kabullenmesine neden olur. Çölün ufuk çizgisinde gördükleri karaltıları başlangıçta düşman sansalar da öyle olmadığı kısa sürede anlaşılır. Düşmanı bekleyişle geçen 20 yılın sonunda Drogo, yaşlanır, sağlığını yitirir. Tatar Çölü'nde kullanılan "Kale" insanın kendini bilinçli olarak hapsettiği güvenli alanı sembolize ediyormuş. Drogo'nun içinde bulunduğu kale, sıkıcı da olsa alışkanlığa dönüşerek, tüm yaşamını bir bekleyiş içinde ziyan etmesine, neden olur.Beklemek, hem umut hem umutsuzluk doğurur. İnsanın aklından kolay kolay çıkmayacak, çok düşündürücü bir kitap, Tatar Çölü.
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınları · 199113,2bin okunma
136 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Kanoko Okamoto'nun Japon Balığı Kargaşası'nda, iki uzun öykü bulunuyor.İlki kitaba da ismini veren, Japon Balığı Kargaşası, ikincisi, Yemek İblisi adını taşıyor. Kanoko Okamoto'nun kardeşi, Cuniçiro Tanizaki'nin sınıf arkadaşıymış.Okamoto, Tanizaki'den etkilenerek ilk düzyazı eserini vermiş. Budizm'e sıkı sıkı bağlı olan Kanoko Okamoto, eserlerinde feminist yaklaşım benimsemiş.Kadınlara, istekleriyle, hırslarıyla, şehvetleriyle, zekalarıyla metinlerinde yer vermiş.Bu yönüyle Tanizaki'nin kadın karakterlerine benzer karakterler yaratmış.Japon Balığı Kargaşası'nın başkahramanları, Uçurum Konağı'nın genç hanımı Masoka ile konağa Japon balığı satan ailenin evlatlık oğlu Mataiçi'dir. Birbirlerini çocukluklarından beri tanırlar.Masoka'ya aşık olan Mataiçi, Masoka'ya benzeyen ideal Japon balığını üretmeyi takıntı haline getirir. Yemek İblisi'nde Betsuşiro ile tanışırız.Betsuşiro, kendini pek çok sanat dalında yetiştirse de istediği yere gelemez.Betsuşiro yükselmenin yolunu aşçılıkta bulur.Zengin bir bilgin, kızlarına yemek dersi vermesi için Betsuşiro'yu tutar. Her iki öyküde de sınıfsal ayrım belirgindir.Başkahramanlar bir ideal uğruna mücadele verir. Zevkle okuduğum bir kitap oldu Japon Balığı Kargaşası.
Japon Balığı Kargaşası
Japon Balığı KargaşasıKanoko Okamoto · İthaki Yayınları · 2022889 okunma
88 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Didem Kazan Sol'un, Kusura Ayna adlı öykü kitabı; cinselliği ayıp, konuşulmaz olarak gören zihniyete ve eril tahakküme başkaldıran öyküler barındırıyor. Öykülerinde, aile kurumunu, kadınlık, durumlarını, her türlü iktidar ilişkisini odağına alırken, ön yargıları, dayatmaları mizahi anlatımıyla gözümüze gözümüze sokuyor. Her bir öykü cesur, ezber bozan cinsten. Hazreti Patates, Gökten Yağanlar, Kusura Ayna en dikkat çekici öyküler oldu benim için.
Kusura Ayna
Kusura AynaDidem Kazan Sol · İthaki Yayınları · 202138 okunma
224 syf.
·
Puan vermedi
Detroit şehrinin Beagley Caddesi'nde oturan küçük Abner Shutt " Sokağın aşağısında bir adam var, atsız yürüyen bir araba yaptığını söylüyor." diye seslenir romanın daha ilk başında annesine. Bu adam Henry Ford'un ta kendisidir. Henry Ford, 1890'larda ilk otomobillerden birini yapar. Kısa sürede, Ford Company'i kurarak, dünyanın ilk milyarderlerinden biri olur. Seri üretimin öncüsü olduğu gibi en yüksek günlük ücreti veren işveren olarak da tarihe geçer.1913-14 yıllarında "Amerikan işçisinin can dostu" olarak görülür. Sanayi Kralı'nda , Ford ailesi ile Shutt ailesinin hikâyesini anlatır, Sinclair. Küçük Abner Shutt'ın Henry Ford ile ilk karşılaşması ile açılan hikâye, Ford Motor Company'de işe girmesiyle devam eder.Shutt ailesinin üç kuşağının kaderini Ford Motor Company'deki inişler çıkışlar, değişimler belirler. Henry Ford'un yükselişiyle birlikte, değişen şartlara uyum sağlama refleksinin, Amerikan işçi sınıfını nasıl etkilediğini Shutt ailesi üzerinden görürüz. Sanayi Kralı'nda , Fordizm sert bir şekilde eleştiriliyor. Sanayi Kralı'nda anlatılanları sevdim, anlatılış biçimini sevmedim.Karakterlerin derinleştirilmediğini düşündüm. Anlatıcının tüm olanlara, olacaklara hakim olduğunu roman boyunca çok net hissetmek rahatsız etti beni.
Sanayi Kralı
Sanayi KralıUpton Sinclair · YORDAM KİTAP · 072 okunma
Reklam
576 syf.
·
Puan vermedi
Paçinko; Japonya kökenli, mekanik oyun türü demekmiş.Batı'daki slot makinelerinin muadili gibi de düşünülebilir. Paçinko işletmeleri, II.Dünya Savaşı sonrası Japon yakuza çeteleri ya da ikinci sınıf vatandaş olarak görülen Koreliler tarafından işletilmiş. 1900'lerin başında, Koreli engelli bir balıkçının kızı olan Sunja, sevgi dolu bir ortamda  büyür.Babasının ölümü sonrası annesi ile yalnız kalan Sunja, karşısına çıkan yabancı bir adam ( Hansu)  tarafından kandırılır.Adamın evli çıkması üzerine, hamileliği nedeniyle ailesini utandırmak istemeyen Sunja, iyi kalpli, genç din adamı İsak ile evlenmeyi ve Japonya'ya gitmeyi kabul eder. Başlangıçta, Kore'deki Japon işgalinin günlük yaşama etkilerini,  Sunja'nın Japonya'ya göçüyle birlikte ise  Japonya'da Koreli göçmen olmayı odağına alıyor hikâye. Japonya'nın işgalci yüzünü görmek açısından önemli bir anlatı Paçinko. Sunja'nın Kore'de başlayan, Japonya'ya taşınan hikâyesi dört nesil aile hikâyesine dönüşüyor. Göçmen olmak, öteki olmak üzerine çok şey söylüyor Min Jin Lee, bize. Romanın kadın karakterlerini çok güçlü buldum.
Paçinko
PaçinkoMin Jin Lee · Epsilon Yayınevi · 2022236 okunma
208 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Bir Dava'nın başkarakteri Aslı, evli, çocuklu,  Amerika'ya yerleşmiş bir akademisyendir.Amiral babasının tutuklandığını duyunca, ülkeye döner. Yakın dönem ülke tarihimize damgasını vurmuş Ergenekon ya da Balyoz Davaları'nı  (daha çok Balyoz) net bir şekilde düşündüren bir davanın içinde buluyoruz kendimizi. Ayhan Geçgin, "Bir Dava" ile Kafka'nın "Dava"sı  arasında metinlerarası bir ilişki kuruyor. Söz konusu "Dava"nın  siyasal nedenlerinden çok, davanın hukukla ya da hukuksuzlukla olan ilişkisine odaklanıyor yazar.Siyasal iktidarın, dava yaratmadaki özel çabasına, delil üretme kapasitesine, medyanın kokuşmuşluğuna dikkat çekiyor. Ayhan Geçgin kitaplarında ilk kez bir kadın başkarakter ile karşılaştım.Türkiye'ye bu denli yabancı olmasını garipsedim Aslı'nın.Hikâyeye Aslı'nın eski arkadaşı Mehmet ile  ilişkisi de ekleniyor. Mehmet'in Kürt kimliğine yapılan vurgu, yazarın taraf değilim mesajı mı bilemedim.Yazardan, Son Adım'dan sonra  Bir Dava'yı okumak çok ilginç oldu.Hâlen aydınlığa kavuşmamış, tartışma dolu ülkemiz tarihinden bir döneme, davaya  odaklanmak çok cesur bir davranış.Kime karşı yapılırsa yapılsın, adaletsizliğe, hukuksuzluğa karşı durmak esas olmalı.Bir Dava'nın, bazı kesimleri rahatsız etmiş olabileceğini düşünüyorum.
Bir Dava
Bir DavaAyhan Geçgin · Metis Yayıncılık · 2019146 okunma
212 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Babamın Bağlaması, Kemal Varol'un üçlemesinin son romanı. Benim için, Ucunda Ölüm Var'ın yeri kesinlikle ayrı, öncelikle bunu belirtmeliyim.Ağıtçı Kadın, asla unutamayacağım bir karakter. Âşıklar Bayramı'nda Heves Ali bağlamasını oğlu Yusuf'a teslim eder ve Arguvan'a gömülmesini vasiyet eder. Yusuf, üçlemenin son kitabında, babasının tabutu, bağlaması ve eski bavuluyla, Arguvan'a doğru yola çıkar. Bu yolculuk sırasında Yusuf, sadece babası ile değil kendisiyle de bir hesaplaşmaya, yüzleşmeye girişir.Aslında babasına ne kadar çok benzediğini de keşfeder. Kemal Varol'un dilini, anlattıklarını seviyorum.
Babamın Bağlaması
Babamın BağlamasıKemal Varol · Everest Yayınları · 2022929 okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
Orhan Duru'nun öyküleri ile uzun yıllar önce, Ada Yayınları tarafından yayımlanan Yoksullar Geliyor kitabı ile tanışmıştım.Türk Alman Kitabevini'nin indirimli kitaplar için ayırdığı sepetini karıştırırken bulmuştum. O zamanlar romana daha yakındım. Yıllar sonra, Orhan Duru öykülerini kronolojik olarak okuyayım dedim. Bırakılmış Biri, 1959 yılında yayımlanan ilk öykü kitabı, Orhan Duru'nun.Orhan Duru'yu anınca Özlü kardeşler de gelir aklıma hep. Orhan Duru, bilimkurgunun temsilcisi olması yanında , science-fiction'ı dilimize bilimkurgu olarak çevirerek isim babası olur bu terimin. Orhan Duru, 1950 kuşağı öykücüleri arasındadır. Bırakılmış Biri'ndeki öykülerin pek çoğunu Urfa'da veterinerlik yaparken yazmış.Orhan Duru öykücülüğünü tanıma adına başlangıç oldu kitap benim için.Öyküleri içselleştiremedim.Biraz da karanlık buldum.
Bırakılmış Biri
Bırakılmış BiriOrhan Duru · Yapı Kredi Yayınları · 201974 okunma
104 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
İvan İlyiç'in Ölümü, 1886 yılında yayımlanır. Vladamir Nabokov, Rus Edebiyatı Dersleri'nde şöyle der:" Değineceğim ikinci nokta bu öykünün 1886 Mart'ında,Tolstoy yaklaşık 60 yaşındayken ve yazınsal başyapıtları yazmanın günah olduğuna ilişkin Tolstoycu bir olguyu sapasağlam kurduğu bir devrede yazılmasıdır.Eğer bir şey
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Milli Eğitim Basımevi · 194545,4bin okunma
3.602 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.