Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gülnar B.

Sylvia Plath'in, annesine kendisini iyi hissettiğini söylediği mektuplar yazmaya mecbur olmasaydı, mesela annesine mutsuz, saldırgan mektuplar yazabilseydi intihar da etmek zorunda kalmayacağını söylüyor. Zira Plath'in içine düştüğü çaresizliğin nedeni çektiği acılar değil, yanında bu acıları paylaşacak birinin olmamasıydı.
Reklam
Affetmenin, bizi nefretten kurtaracağı doğru değildir. Affetmek, yalnızca onun üstünü örtmeye ve böylece (bilinçli olmayan zihinlerimizde) onu pekiştirmeye yarar.
Sevgi, sevdiğimiz insanın iyiliğini değil, mutluluğunu istemektir. Kimsenin kimseye iyilik tayin etmeye, o ya da bu şekilde davranırsa onun bu kişinin iyiliği için olacağına dair kendi fikrini dayatmaya hakkı yoktur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Annesi kızına nasıl bir kötülük yaptığını anlamaya çalışmak için parmağını bile kıpırdatmazken, neden bu kadının 30 yıl boyunca bu suçu bağışlatmak için uğraşması gerekiyordu?
Bugün her konuda kolayca atıp tutarken, ahkam keserken "saygı" sözcüğünü en sık kullananlar, saygıyı içlerinde en az duyanlar, saygının ne olduğu ve ne olmadığı üzerine en az kafa yoranlar.
Reklam
Bir anne-babanın en büyük suçu, çocuğunu tanımamak, anlamamaktır.
Bir yetişkinin çocuk sahibi olmama iradesi ve özgürlüğü vardır. Bu iradeyi kullanmayan yetişkin, doğmuş çocuğun her türlü ihtiyacını karşılamakla mükelleftir.
"Evet, çocuğuma karşı hata yaptım;' diyen anneyle "Sen benim ne çektiğimi biliyor musun?!" Anne olunca anlarsın!" diyerek hatasını meşrulaştıran ve sorunu kendinde değil, çocukta gören annenin ve o anneyi haklı bulan toplumun çocuğa yaklaşımında çok büyük fark olacaktır.
Anne-babanın çocuğa verdiği zararı örtbas edebilmek için anne-babalık kurumsallaştırılmış ve kutsallaştırılmıştır. Aynı şey, kuşkusuz, para karşılığı yapılan herhangi bir işten farksız olan öğretmenlik için de geçerli.
Bir yetişkinin beş yaşında bir çocuğa sözlerinin çocuk tarafından o yetişkinin o sözleri algıladığından çok daha yüksek şiddette algılanmasından kötüsü, çocuğun zihnen de henüz, o sözlerin ne kadar doğru ya da yanlış olduğunu değerlendiremeyecek kapasitede olmasıdır.
Reklam
Yaşımız ne kadar küçükse o kadar kırılgan, savunmasız, kalıcı yaralar almaya açığızdır; ve yaşımız küçüldükçe, yaşanan şeyi de artan bir şiddette duyarız.
Bunun en önemli nedeni, çocukken bize yapılan yanlışların yanlış olduğunu bilmememiz. Kar ve İnci romanım, Hallac-ı Mansur'dan bir epigrafla başlıyor: "Cehennem, acı çektiğimiz yer değildir. Cehennem, acı çektiğimizi hiç kimsenin bilmediği yerdir."
Sevmek için zaman ayırmak gerekir. Bilmek için zamana ihtiyaç duyarız.Güzelliği ancak zaman ayırarak fark ederiz. Zamanla olgunlaşırız. Lütfen yavaş gidiniz.
Çalışanların soru sorması tehlikelidir. André Gorz’un ifadeleriyle söylersek, “İnsanlar bütün değerlerin sayılabilir olmadığını, paranın her şeyi satın alamayacağını, satın alınamayan şeyin temel olduğunu hatta işin özü olduğunu keşfettiklerinde ‘ticaret düzeni’ temelden sarsılır.”
İnsanın, sevdiği insanlardan geç ayrılması zehirdir! İnsanın, bıçakla keser gibi, kendisi için doğal bir iklim olan ıssızlıkta yine yapayalnız kalması daha iyi.
10,6bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.