Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Defne

Sabitlenmiş gönderi
Elbette ben şanslı olanlardanım. İyi kötü dayanacak gücüm ve huzurlu bir aile ortamım var. En çok da; okunmayı bekleyen birbirinden güzel kitaplarım ve sadece bunlarla mutlu olmayı bilen bir yapım var... Küçük şeylerin değerini de onların en büyük zenginlik olduğunu da biliyorum. Öyle ki bunların değerini bilmek, gün geliyor zor zamanlarda sizin en büyük kurtarıcınız oluyor!
Sayfa 17
Reklam
Tesadüf, Tanrı'nın bize selam vermesi miydi?
Sayfa 270
İnsan bunu yapmaz!..
"... İşkence etmek için doğmadınız... Yağmalamak için yaşamıyorsunuz. Yaşamı desteklemek, daha da çoğalmasını sağlamak, zekânızı hayata sunmak için buradasınız..." Sonje kızarmış gözlerini kucağında tuttuğu ölü foka çevirerek "Kendinize insan mı diyorsunuz!" derken kafasını sallıyordu, bu sallama bir itirazdan çok yaşadığı deneyimin gerçekliğine karşı çıkıştı, "Henüz insan değilsiniz!"
Sayfa 269

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Umut çaresizliğin tek çaresiydi...
Sayfa 261
Narsistlere ithafen;)
Sevmeyi bilmeyen bir hayvansın! Çifte standartların var, kendini her canlıdan üstün görüyorsun ama üstünlüğünden değil hissizliğinden geliyor bu görüşün! Hissetmiyorsun, hissedemiyorsun ve hissedemediğin şeyleri yok sayıyorsun. Her şeyi bildiğini sanıyorsun ama anlamıyorsun. Anlamadıklarını yargılıyor, küçümsüyorsun! Seni hayata havale ediyorum Sonje, bana yıllardır yaşattığın aşağılanma duygusundan umarım bir zerre tatman dileğiyle!
Sayfa 256
Reklam
Kötülüğü yasallaştırıyorlar. Psikopatiyi normalleştiriyorlar! Bugün her 3 kişiden biri sosyopat. Hissetmeyen, orta beyinleri çalışmayan sosyopatlarla dolu dünya!
Sayfa 253
Hayvanları öldürüyorlar, ormanları yakıyorlar, çocuklara tecavüz ediyorlar, okyanusları zehirliyorlar. Pes etmesek de bu kötülük devam ediyor. Karşı koyabilmek için en az onlar kadar kötüleşmemiz mi lazım? Yoksa yapılan kötülüğe seyirci kalan, cehennemde yaşayan bir avuç intihar eğilimli insana dönüşüyoruz. Görmüyor musun! Pes etmiyoruz ama kazanamıyoruz da!
Sayfa 253
Kendilerini organize suç örgütü kurmakla yargılanırken bulmamak için kısa bir plan yaptılar. Bugünlerde aktivistlere en çok atılan çamur buydu. Dünyayı korumak için canlarını ortaya koyanlara mafya muamelesi yapılıyordu, mafyanın yönettiği bir sistemden daha ne beklenebilirdi ki zaten!
Sayfa 247
Bir yol daha var: Pes etmemek!
Önce pes eden kaybeder. Eğer verdiğiniz savaştan eminseniz pes etmeyin, tekâmülünüz deneyimlerinizden doğar ve bir gün ulaşmak istediğiniz yere mutlaka varırsınız. Pes etmeyen mutlaka olur. Ama siz pes eder ve gezegeni bu yağmacılara bırakırsanız o zaman hiç şansınız yok. Pes etmediğiniz kadar şanslısınız!
Sayfa 253
Gecikmeli bir anneler günü alıntısı olsun bu da:)
Bir toplumun gelişmesi için anneye yani kadına, o toplumu doğuracaklara saygı mecburiyettir.
Sayfa 250
Reklam
Doğduğu andan itibaren hissettiği duyguları saklamaktan, kendini kamufle etmeye çalışmaktan, Tanrı'nın lanetlediği bir ruh gibi hissettirilmekten bıkmıştı ve çok yorgundu! Filmlerde gördüğü geyler gibi davranmaktan, toplumun onu kabul edebileceği tek kalıp olan sempatik gey kalıbı içinde yaşamaktan yorgundu! Ancak gülecekleri, dalgasını geçebilecekleri farklılıkların hayatta kalmasına izin verecek kadar acımasızdı toplum.
Sayfa 242
Kim olursa olsun, herkesin istediği kişi olmaya hakkı olmalı!
Cinsel seçimlerin yüzünden bile sana nasıl davrandıklarına, olduğun kişiyi kabul ettirebilmek için kendini soktuğun şekillerin içinde nasıl da aslında huzursuz olduğuna bak Theador. İstediğin kişi olmaya hakkın var! Kim olursa olsun, herkesin istediği kişi olmaya hakkı olmalı!
Sayfa 242
Yaşarken ölen vatandaşların ülkeleriydi üçüncü dünya ülkeleri.
"Sizin güvenliğiniz için" bugünlerde, birini baskı altına alırken en çok kullanılan cümleydi. Bunlardan biri size yardıma geliyorsa, onların yardımı size ulaşmadan ölseniz çok daha iyiydi. O yardımdan sonra ruhunuz, hâlâ hayatta kalabilirse de yağmalanan değerleriniz, aşağılanan duygularınızla siz zaten ölüydünüz. Yaşarken ölmek en lanetlisiydi.
Sayfa 231
İnsanlık bu gezegenin Kron hastalığıydı.
Dünyayı bir beden gibi algılıyordu Manu. Her yaratılışın görevinin olduğu, canın çok değerli olduğu bir bedendi bu gezegen. İnsanlıksa bedene yayılan bir hastalık gibiydi. Bağırsaklarda yaşayan bakteriler gibiydik, aramızda bedene çok yararlı olanlarımız olduğu gibi bedeni hasta edecek nitelikte yağmacı olanlarımız da vardı. Bağırsak çeperindeki iyi bakterilere sürekli saldıran yağmacı antikorlara dönüşmüştü toplumun kurduğu bu sistem.
Sayfa 233 - Kron hastalığı antikorların sürekli bir şekilde bağırsak hücrelerine saldırıp endokrin sistemin vücut için gerekli besini alamaz hale gelmesidir.
2.114 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.