Yavuz Bahadıroğlu

Merhaba Söğüt yazarı
Yazar
7.8/10
8bin Kişi
38,8bin
Okunma
2.381
Beğeni
64bin
Görüntülenme

Hakkında

Yavuz Bahadıroğlu; yazar, tarihçi, gazeteci, radyo programcısıdır. Gerçek adı Niyazi Birinci'dir. Veysel Akpınar, Şeref Baysal, Bahadır Alp, Nurcan Sevinç müstear isimleri altında da yazıları vardır. Evli ve üç çocuk babasıdır. 1971′de İstanbul'da gazeteciliğe başladı. Muhabirlik, araştırma-inceleme, röportaj ve fıkra yazarlığı yaptı. Gazete, dergi ve şirket yöneticisi olarak çalıştı. Gazeteciliğini muhabir ve röportajcı olarak sürdürürken, çocuklara yönelik eserler üretti. Yüzlerce çocuk romanı, hikaye yayınlandı. Aynı dönemde bir gazetede Şeref Baysal ve Veysel Akpınar isimleriyle iki köşe yazısı yazdı. Asıl çıkışını Yavuz Bahadıroğlu ismiyle yazdığı romanlarla yaptı. İlk romanı "Sunguroğlu" ve ardından yazdığı "Buhara Yanıyor" romanı ülkenin en çok satan romanlarından oldu. Genelde Osmanlı'nın çeşitli dönemlerini ele alan otuzu aşkın romanı vardır, bunlardan biri "Biz Osmanlıyız". Yavuz Bahadıroğlu; roman, çocuk kitapları, hikaye, araştırma, oyunlar, film yapılmış senaryolar ve fikri eserler olmak üzere yüzlerce çalışmaya imza attı. Yurt içinde ve yurt dışında çeşitli konularda binlerce konferans verdi, çeşitli kurum ve kuruluşlardan ödüller aldı, iki kitabı Kültür Bakanlığı tarafından yayınlandı. Tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden yazarın cenazesi Eyüp Sultan Camisi'ndeki hazireye defnedildi.
Tam adı:
Niyazi Birinci
Unvan:
Yazar
Doğum:
Pazar, Rize, Türkiye, 1945
Ölüm:
İstanbul, Türkiye, 22 Ocak 2021

Okurlar

2.381 okur beğendi.
38,8bin okur okudu.
595 okur okuyor.
12bin okur okuyacak.
527 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Çüüüüss yedi sülalene çüüüüsss
ilhami Bekir: ilk adam, mavi gözlerle baktı toprağa, Toprağın haritasını çizdi bayrağa; Allah değil, o yazdı alın yazımızı
Canımıza tak etti artık...
İlkokula başladığım günlerde, buna benzer bir soruyu, baş öğretmen Hikmet Bey sormuştu: "En çok kimi seviyorsun?" Aileden gelen bir refleksle, "Allah'ı" deyince, başöğretmenimin yüzü düşmüş, kaşları çatılmış, "Seninle işimiz var" demişti. "Koca başöğretmenin benim gibi küçücük bir çocukla ne işi olabilir" diye içlenip sahile inmiş, koca taşların arkasına saklanarak ağlamıştım. Envaiçeşit saçmalıklarla hem bizi hem anamızı ağlattınız be Kemalistler!.. Canımıza tak etti artık!
Reklam
Reklam