Büyük romancı Natsume Soseki, bu yüzyılın başında Avrupa'da seyahat ederken, Avrupalıların doğanın yarattığı değişimlerin güzelliğine karşı duyarsızlığından etkilenip şöyle yazar:
İngiltere'deyken, bir keresinde birini kar manzarası seyretmeye davet ettiğim için bana gülmüşlerdi. Başka bir seferinde Japonların duygularının aydan ne kadar derinden etkilendiğini anlattım ve dinleyicilerim sadece şaşırdı ... Saray gibi bir evde kalmak üzere İskoçya'ya davet edilmiştim. Bir gün ev sahibiyle bahçede yürüyüşe çıktığımızda, ağaç sıralarının arasındaki yolların yosunlarla kaplı olduğunu fark ettim. Bu yolların muhteşem bir yaşlılık görüntüsü kazandığını söyleyerek iltifatta bulundum. Bunun üzerine ev sahibim, tüm bu yosunları kazması için yakında bir bahçıvan tutmaya niyetli olduğunu söyledi.
Natsume Soseki bir romancıydı, yani kariyeri boyunca hikayeler uyduran bir adamdı, bu yüzden onun anekdotunu gerçek olarak kabul etmemize gerek yok. Ancak Soseki'nin kar manzaralarına, aya ve yosunlu yollara sahip bahçelere, otsu bordürlerden ya da özenle kesilmiş yaprak dökmeyen ağaçlardan oluşan caddelerden daha fazla ilgi gösterdiği tartışılmaz. O, Japonya'da yüzyıllar boyunca kısmen Kenko'nun yazılarının etkisi altında gelişen zevklerin mirasçısıydı. Soseki aynı zamanda çokça İngiliz edebiyatı da okumuştur; Shakespeare, Laurence Sterne ve George Meredith gibi çeşitli yazarlar hakkında dikkate değer bir bilgi birikimine sahiptir. Ancak görünüşe göre onda en temel düzeyde, güzelliği takdir etme düzeyinde, Batı kitaplarında bulduklarından farklı kavramlar hâlâ baskındır.