Çıplak ve rutubetli duvarlar, sessizlik, ölgün ışık, her şey, kaledekilerin, dışarıda, dünyada bir yerlerde çiçeklerin, gülen kadınların neşeli ve insana kucak açan evlerin varlığını unuttuğunu düşündürüyordu.
Drogo, gözleri kamaşmışçasına hâlâ kaleye bakıyor ve bu yapayalnız dünyadan tamamen tecrit edilmiş durumda olduğundan adeta ulaşılmaz görünen yapıda hoşa giden ne olabileceğini düşünüyordu. Ne gibi gizler saklıyordu?
demek ki annesi, bir daha hiç geri gelmemek üzere yitip gitmiş bir mutluluğu olduğu gibi koruyabileceğine, zamanın akışını durdurabileceğine, oğlu geri geldiğinde kapı ve camları açmakla her şeyin eskisi gibi olabileceğine inanıyordu.