Başladığım şehirde bitireceğim diye yarım bırakıp, uzun zaman ara verdikten sonra tamamladığım kitap; Ruhun Kuytusunda.
Kitabın hikayesi tıpkı kapağındaki fotoğraf gibi; soğuk, kurak, karanlık, ıssız…
İki kardeş olan, Gad ve Amalia ailesini kaybettikten sonra amcaları Arieh’in yanına yerleşirler.
Doğu Avrupa’da ücra bir dağın tepesinde Yahudi şehitliğinin bekçiliğini yapan Arieh vefat edince bu görev iki kardeşe miras kalır.
Toplumdan izole bir şekilde yaşamlarını sürdüren iki kardeş, bu dağ başında kendilerine ait bir dünya düzeni kurarlar.
Kurulan bu düzen zamanla, kardeşlerin kendi vicdanlarıyla boğuştukları bir hapishaneye dönüşür.
Kardeşlerin ruhlarının kuytusunda gezinirken, ıssızlığın kasvetini, derin ikilemlerini okuyoruz.
Kitapta ağırlıklı olarak karakterin ruh halleri yer alıyor, bu anlamda biraz sıkıcı gelebilir. Özellikle Amalia’nın depresif ruh hali, Gad’in agresifliği okurken sıkabilir.
Kitabın rahatsız eden bir tarafı da ensest ilişkiyi barındırması. Bir kesim okuru rahatsız edecek kitaplardan biri, bu yönüyle.
Tavsiye üzerine değil de, bir arkadaşımın hediyesi olduğu için okuduğum bir kitaptı.
Ben elimde olduğu için okudum, siz okumasanız da olur.