Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
kitap_seyyahi_
kitap_seyyahi_
@kitap_seyyahi_
508 okur puanı
Mart 2019 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
2.Dünya Savaşı’ında Japonya’ya atılan atom bombalarının, binlerce insanın ölümüne ve sakat kalmasına büyün dün dünya şahit oldu. Ne yazık ki verdiği yıkım bununla da kalmayıp 10 yıl sonra da yayılan radyasyonun etkileri ortaya çıkmaya başladı. Pek çok çocuk ve gencin hastalanmasına neden oldu.
#sadako da bu çocuklardan biriydi. Hayat ve enerji doluydu. Okulun atletizm takımının da yıldızıydı. Ama ağrıları artmaya başlamıştı ve bunun sonucunda da lösemi olduğunu öğrendi. Umut onun artık sığınağıydı. Japon geleneğine göre kağıttan bin turna kuşu yapan kişinin bütün dilekleri kabul olunurdu. Sadako da ümidini yitirmeden kağıttan turna kuşlarını yapmaya başlar.
Her ne olursa olsun ümidimizi kaybetmemek adına okunması gereken hüzünlü ama güzel bir öykü.
#emretimur ‘un varoluşsal sancısı bu sefer karşımıza #kuklacı olarak çıkıyor.
Batmakta olan bir ada yaşan bir halk ve daha kötüsü dünyayı buradan ibaret sanmaları. Bir gece yüzmeye karar veren kuklacı bunun böyle olmadığını görür. Çünkü uzaklarda başka bir ada olduğunu görür. Baba şiddeti ile büyüyen buna karşı kalbindeki iyi niyeti büyüten yaralı biridir kuklacı. Olmayan bacağının yerine tahta bacak yapan, hor gören insanlardan kendini korumak için maske yapar. Bu maske onu dış dünyanın kötülükleri ile arasına ördüğü duvardır. Yaşadığı olaylardan sonra bir yıl süren bir arayış yolculuğuna çıkar. Kendini bulmak için çıktığı bu yolculuğun sonu ne olacak?
Cehaletin, açlığın, çaresizliğin, acımasızlığın insanları ne hale getirdiğini bunlara rağmen bu olumsuzlukların içinde iyilerin de, iyiliğin de bulunabileceğini #varoluşçu bakış açısıyla #psikoloji ve #felsefeyle yoğurarak bizlere sunulmuş.
#dücanecündioğlu ‘ nun yazdıklarını okumak, sadece düz bir okuma değildir. Satırlar arasında ilerlerken hep zihin hem de ruh daima aktif olmalı. Anlamak için düşünmek ve tefekkür bilinciyle okuyunca cümlelerin anlamı kavranmaya başlıyor. #cenabıaşk kitabında da #tasavvuf ve #felsefe ahenk içinde bir araya gelmiş. Kitapta “kendini bilen Rabbini bilir” mesajını vurgulayarak dünyevi kalabalıklar içinde kendini kaybetmiş insanın kendini bulmaya yönelmesinin ve kendini bulmasının önemini bizlere anlatmaya çalışmış. Varoluşsal sancılar çekerken sorularımız var; sormaktan kaçınamayacağımız, cevabını bulmakla mükellef olduğumuz, cevabını bulmayı başkalarına devredemeyeceğimiz sorular. Kendimizi bulmadan cevaplarını bulamayacağımız sorular. Ne olduğumuzdan çok ne olmalıyızı sorgulatan bir #kitap . Başkaları için değil kendimiz için yolda değilsek başkalarına da faydamız olmayacağını anlamamızı sağlıyor. Kitabı kapattığımızda bizi bizle tanıştıran, bizi kendimize getiren cümlelerle doluyoruz. Okurken zihnen yoruluyorsunuz ama bu yorgunluğa değecek bir kitap.
Okur Takip Önerileri
#balzac ’ın #insanlıkkomedyası başlığı altında topladığı ve Paris yaşamına dikkat çektiği romanlarından biri. İnsanlık Komedyasın da topladığı eserlerinde 2000’den fazla karakter olmasına rağmen bütün karakterleri önyargıdan uzak analitik yaklaşmış ve toplumsal sınıflarından yalıtmadan ele almış. #sarrasine 40 sayfa olmasına rağmen okunması zaman alan ve anlatımı yoğun bir eser. Farklı anlatım teknikleri kullanması Sarrasine’ i Fransız gerçekçiliğinin temel taşlarından biri haline getirmiştir.
Babası ünlü bir avukat olan Sarrasine heykele merakından, sanata ilgisinden ötürü babasının yolundan gitmez, ısrarlara rağmen sanattan vazgeçmez. Sanatın, yaşamak ve yaşatmak için anlam ifade ettiği düşüncesini ilke edinir. Artık bir heykeltıraş olan Sarrasine gittiği operada opera sanatçısı olan Zambinella ile tanışır ve onun hayalindeki kusursuz halinin heykelini yapmak ister. Peki sonu…?
Zweig’in Avrupa ve Tarih gibi konulara, Balzac, Tolstoy, Proust, Verlaine gibi sanatkarlara yer verdiği muhteşem denemelerin bir araya geldiği bir #kitap #yarınıntarihi . Bireyin dokunulmazlığını hep ön planda tutan biridir #zweig . Toplumsal zorbalığa karşı insanın onurunu savunmuş, hümanizmin öncülüğünü yapmıştır.
#ahmetcemal yazdığı önsözde çok güzel özetlemiş;
“Onun hümanizmi, sınırların, ulusların, ırkların üzerinde kalıyordu. Yarının Tarihive Rotterdamlı Erasmus'ta yer alan denemelerinde, Stefan Zweig, bu görüş ve inanışlarını paylaşan, yaşadıkları döneme damgasını vurmuş, insani ve toplumsal değerler açısından yakın olduğu, özdeşleştiği kişileri irdelemektedir. Ölümünden önce kaleme aldığı son denemesi ‘Montaigne' ve ününün doruğundayken yazdığı deneme alanındaki başyapıtı sayılan, bağnazlığın her türlüsüne karşı savaş ilanı anlamını taşıyan ‘Rotterdamlı Erasmus', bu kitapta yer alan son iki seçkidir. Stefan Zweig, Almanya'da Nazi egemenliğinin başladığı, özgür düşüncenin, mantığın sesinin kin ve ateşle susturulduğu bir dönemde zorbalığın karşısına düşünceyi, kitle çılgınlıklarının karşısına bireyin insan olarak kutsallığını çıkarıp savunmak istemiştir." Kaleme aldığı hikayelerdeki ustalığını denemelerinde de göstermiş.
