Sabahattin Ali deyince aklımıza Kürk Mantolu Madonna gelse de ona olan ilgim bir yerden başlamam gerektiğini söylüyordu. Toplumsal olgunun aksine ben onu Kürk Mantolu Madonna'sı ile değil "Mahpushane Türküsü" şiiriyle tanıdım. Hani o meşhur sözler var ya : "Başın öne eğilmesin, Aldırma gönül aldırma..." Antolojiye olan ilgim, birçok yazar ve şairle olduğu gibi Sabahattin Ali'yle de tanışmama sebep oldu. Genel yargı olarak hepimizin bu kitap hakkında bildiği şey şudur: "Dönemi içerisinde düzene başkaldırı özelliği taşıyan ilk roman ve ekonomiyle sınıflanan burjuvaya çekilen en keskin bıçaklardan birisi." Bu özellikleriyle beraber Kuyucaklı Yusuf; cinsiyet ayrımı olmaksızın bir çok kişiyi karakter olarak karşılayabilecek bir yapıda ve güçtedir. Yusuf'un yaşadıkları bizlere ders mi veriyor yoksa oturup duygusal bir dizi mi izletiyor bunlara sizin karar vermenizi isterim. Ama kitap betimlemeleriyle her anı bizlere yaşattığını hissettim. Olay akışında ortaya çıkan rüzgarı bile yüzümde hissettiğim zamanlar oldu diyebilirim. Abartı gibi geliyor olsa da hepimizin özlediği ya da yaşamak istediği o kısacık anlara ,kitabın içindeki betimlemelerde ulaşacağınızı düşünüyorum. İyi okumalar dilerim.
