Üç Dini Sohbet

Kırdaki Zambak ve Gökteki Kuş

Soren Kierkegaard
Kierkegaard, bu kısa lakin anlam ve mesaj yüklü eserinde, İncil’deki Dağ Vaazını temel alarak, insanın varoluşsal gerçeklerini ve koşullarını ince ve yer yer ironik bir dille mercek altına yatırıyor, ve diğer eserlerinde olduğu gibi bunda da dini inanışı eleştirel düşünceye açıyor. İnsanoğlu, Kierkegaard’un “karşılaştırma huzursuzluğu” dediği şeyden muzdarip; hep olduğundan daha fazlasını istiyor, komşunun bahçesindeki çimen ona hep daha yeşil görünüyor. Kuş gibi hür olma arzusu samimi bir arzu olabilir, lakin bu arzu hiçbir zaman gerçekleşemeyeceğine göre, insanı endişe ve umutsuzluğa da sürükleyebiliyor. Biz insan olarak hiçbir zaman bir kuş gibi kaygısız olamayız, lakin bir kuşun “ah keşke insan olsaydım” dediğini de hiç duymamışızdır. İşte, gökteki kuştan ve kırdaki zambaktan öğrenebileceğimiz ilk şey bu oluyor: bir şey dememek, sükut etmek! Fazla lafın, çenebazlığın endişeye götüren bir yol olduğunu söylüyor Kierkegaard. Sonra kırdaki küçük bir zambak kendini başka bir şeyle veya diğer zambaklarla mukayese etmekle de uğraşmıyor. Onun öbürlerinden daha güzel olmak veya göze en güzel görüneceği başka bir yerde yetişmek, veyahut kendini öbür zambaklara göre kanıtlamak, tanımlamak gibi bir emeli yok. Kuşla zambaktan öğrenebileceğimiz ikinci şey: zambağın itaatkârlığı! İnsan olarak kaderimize razı olmamız ve habire başkalarıyla meşgul olmamamız icap ediyor. Mütemadiyen belli bir yere doğru yolda olmamamız ve her şeyi sorguya tabi tutmamamız icap ediyor. Mütevazı olmayı öğrenmemiz icap ediyor. Gökteki kuştan ve kırdaki zambaktan öğreneceğimiz son şey, Kierkegaard’a göre, dert ve endişelerimizin yükünü Tanrının omuzları üzerine yüklemek oluyor. Yarın ne olacağını önceden kestirebilmemiz mümkün değil; dolayısıyla endişe etmek gayet abes oluyor. Tam burada ve tam şu anda yaşamamız, laf söylemekten ziyade lafa kulak vermemiz, kendimizi başkalarıyla mukayese etmeyi bırakmamız, ve son fakat aynı derecede önemli, sevince kendimizi bilfiil kaptırmamız icap ediyor.
Yazar:
Soren Kierkegaard
Soren Kierkegaard
Çevirmen:
Nur Beier
Nur Beier
Tahmini Okuma Süresi: 1 sa. 35 dk.Sayfa Sayısı: 56Basım Tarihi: 26 Şubat 2020Yayınevi: Pinhan Yayıncılık
ISBN: 9786057768155Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
56 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Tanrı’nın Kastı
Geçtiğimiz aylarda Pinhan Yayınlarından Nur Bieber çevirisiyle Türkçeye kazandırılan kitabı Kırdaki Zambak ve Gökteki Kuş’ta duanın bilinen anlamını ters yüz eden, müthiş bir saptama yapar Kierkegaard: “O dua etmenin konuşmak olduğunu sanmıştı; dua etmenin sırf susmak olmayıp, kulak vermek de olduğunu öğrenmişti. Ve bu böyledir, dua etmek kendi söylediğine kulak vermek değil, susma raddesine gelmek ve suskun kalmaktır, sabırla beklemektir, dua eden kişi Tanrıya kulak verene dek.” Duanın bilinen yorumuna tezat olarak Kierkegaard, duaya dinlemek yakıştırması yapar. Duanın konuşmak olduğunu sanan modern insan Tanrıdan bir karşılık gelmeyince bu yüzden Tanrı'ya küser, kızar, yok sayar. Kierkegaard’a göre müphemiyetin olduğu yerde ayartıcılık vardır. Şeytan, müphemiyetin olmadığı yerde acizdir; Tanrı ise hiç kimseyi ayartmaz. Kierkegaard, kırdaki zambak ve gökteki kuşun varlığıyla Tanrı’nın kastına kulak verir. Kırdaki zambaktan ve kuştan sükutun ilmini öğrenir. O ses, hikmetin başlangıcının Tanrı korkusu; Tanrı korkusunun başlangıcının ise sükut olduğunu söyler. O sessizlikte “Tesellinin Tanrısı”nı bulur; ilahi sevinci keşfeder. Sevinçli olmak kendine yakın olmaktır, hakikatte kendine yakın olmak ise bugünde kaim olmaktır der. Kierkegaard, Tanrı’nın kendi varlığıyla ne kast ettiğini merak ediyordu. Tanrı, onun vecizesiyle bize neyi kast etmiş olabilir peki? Kendimizi? Hayatı? Kendi hayatımızı? Hayatın anlamının peşine düşmekten çok hayatın bize ne anlattığına kulak vermeyi… Belki de hayatın bizi anlaması değil bizim onu ve kastını anlamamız gerekiyor. Kierkegaard'dan ilhâmla: Hayat bununla bize ne kast etmiş olabilir?
Kırdaki Zambak ve Gökteki Kuş
Kırdaki Zambak ve Gökteki KuşSoren Kierkegaard · Pinhan Yayıncılık · 2020434 okunma
Reklam
56 syf.
8/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Danimarkalı teolog ve filozof Søren Kierkegaard'ın, İncil'de bulunan "Dağ Vaazı" bölümünü temel alarak oluşturduğu Kırdaki Zambak ve Gökteki Kuş (Üç Dini Sohbet) kitabını okudum ve bitirdim. Bununla birlikte ben de bittim. Epey doyurucu, anlam ve mesaj yüklü bir eser ancak -Kierkegaard konuşurken ağırlığını söylemezsem olmaz-
Kırdaki Zambak ve Gökteki Kuş
Kırdaki Zambak ve Gökteki KuşSoren Kierkegaard · Pinhan Yayıncılık · 2020434 okunma
56 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitap Kierkegaard’dan okuduğum üçüncü kitap. İlk kitap arkadaşımın tavsiyesi üzerine okumuş olduğum Korku ve Titreme kitabı ikinci kitap da Ya/Ya da kitabıydı. Her iki kitabı okuduğum zamanda da Kierkegaard’ın zekasına hem hayran olmuş hem de zekasından korkmuştum. Benim için dahi olarak nitelendirebileceğim bir felsefeci kendisi. Dindar bir
Kırdaki Zambak ve Gökteki Kuş
Kırdaki Zambak ve Gökteki KuşSoren Kierkegaard · Pinhan Yayıncılık · 2020434 okunma
Reklam
Reklam
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.