Ah Ece Üner Ah...
Ece Üner’i çok severim. Gerek duruşuyla, gerek o asi ve yerinde çıkışlarıyla, gerekse çoğu yandaş ve suspus medyanın aksine elindeki imkanların sınırlarını zorlayarak hepimizi temsil etmesiyle... Tüm kadınları. Büyük sempatim bundandır. Kitaptan evvel Armağan Çağlayan’la birlikte yaptıkları röportajda görünmez sicimlerle bağlanıvermiştim. Tavrı, duruşu, savunuşu, bilgisi, nitelikli oluşu... Dopdolu bir kadın. O konuşsa ben 3-4 saat daha dinlesem dedim içimden. Sonra kitabı çıktı. Bu şekilde çıkan kitaplara karşıyız cümleten fakat affola Şeyma Subaşı ile de aynı kefeye koyamayız Ece Üner’i:)
Kitap güzeldi. Sanki ana haber izliyormuşum gibi ülkedeki en çarpıcı ama unutulan beş dakika sunulduktan sonra bir başka habere geçilen bizimse bir kaç dakika aayy dedikten sonra unuttuğumuz bir çok haber... hepsi okuyucunun yüzüne bir bir vuruluyor. bir daha ve bir daha.... Okurken diyosunuz zaten bu nece bi paradoxtur diye. Türkiye paradokslar ülkesidir. Her şey öyle güzel çarpıtılır ve öyle güzel çelişir ki...
Ayrıca kitapta sistem eleştirisi yapan hikayelere de bayıldım. Cuk oturmuş.
Bir kitaptan beklentiniz nedir? Neye göre bunu okumam ya da okurum diyebiliyorsunuz? Şahsen bana bir şey bile öğreten, herhangi bir konuda farkındalık getiren her kitabı okurum. Üç saatlik çoğu içi boş dizileri izlemektense bu yeğdir diye düşünüyorum. Bu kitap tam tadındaydı, tam Ece Üner tarzındaydı. Ben bir kadın olarak çok teşekkür ediyorum. Keyifle okudum diyemeyeceğim tabi ki, diyoruz ya gerçekler acıtır. Acıttı çokça. Keyifli okumalar da diyemeyeceğim, okuyun...