Tarih, bize öğretilmeye çalışıldığı haliyle çoğu zaman pek çok ismin, anlaşmanın kronolojik olarak sıralamasından ibaretmiş gibi algılandığı için duygu aktarımının gerçekleşemediği bir alan bana göre. İnsanın vatanına, atalarına, içinde yetiştiği toplumun değerlerine aidiyet hissetmesi tarihle duygudaşlık kurduğu noktada başlıyor. Cumhuriyetin ilan ediliş sürecini bilmeyenimiz yoktur.
Cumhuriyeti'n İlk Sabahı bir çocuğun gözünden savaş yıllarını, memleketin içinde bulunduğu durumun hissettirdiklerini, cephede eşini, babasını kaybetmiş insanların neler yaşadığını, yokluğu ve açlığı anlatıyor. Beklemek, bir olmak, umut etmek, üzerine düşecek olan her neyse canla başla yapmak ne demek kahramanımızla birlikte yaşıyoruz okurken. Meclis gözümüzün önünde kuruluyor, İstiklâl Marşı kelime kelime işliyor içimize. Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın Ankara'ya gelişini Dikmen'de aynı kalp çarpıntısı ile bekliyoruz. Savaş yıllarını ve Cumhuriyetin ilanını cephe gerisinde, Ankara'da yaşayan bir çocuğun gözünden anlatan kitap tarihe güzel bir tanıklık sunuyor.
Kitapta anlatılan öyküyü sevgili İlber Ortaylı'nın ufak notları destekliyor.
Cumhuriyetimizin 100. Yılı için harika bir armağan olduğunu düşünüyorum. Dilerim daha çok anlatalım, daha çok anlayalım, içselleştirelim ve sahip çıkalım. Kitap ortaokul öğrencilerine rahatlıkla tavsiye edilebilir.
Yüzyıllar Yaşa Cumhuriyet!