Geçtiğimiz günlerde yazarın #SIRBENDE kitabını okumuş ve sizlerle de paylaşmıştım. Bu kitap da onun devamı niteliğinde. Yazar noktayı koymuş gibi görünüyor olsa da ben serinin devamının gelmesi yönünde çokça umutluyum..
"Yıldızlar üç şekilde ölür, anlatmıştım değil mi sana?
Ben cüce bir yıldız olacağım sense sonsuz bir kara delik.."
Büyük savaş sonrası mağlup edilen Osmanlı imparatorluğunun son zamanları, milli mücadele ve Kuva-i Milliye hareketlerinin başladığı günler. Ayrıca Rusya'dan sürgün edilen Kafkas halkı, Çerkezler. Tarihî, mistik, hem ilahi hem de insani aşkı konu edinen kitap diğer taraftan da esaslı bir dönem romanı olması açısından gönlümde genişçe bir yer etti. O günlerin Istanbul'unu , Bursa'sını, halkın olaylara ve işgale bakışını çok güzel resmediyor.
Kitap kurgu olarak çok güzel, karakterler ile kurgu bütünlüğü sağlanarak öyle bir bağlantı ile birbirlerine bağlanmış ki okura şaşkınlık yaratıyor. Bence kitabın yeni baskısının sonuna bir aile ağacı eklenmeli. Tüm karakterleri tek tek okudum, her birini çok sevdim. Ama öyle biri vardı ki içlerinde, Kemal. Ona olan sevgimiz ve minnettarlığımız hiçbir zaman bitmeyecek.
Bana Türk romanları içerisinde en gözdemin hangisi olduğu sorulur. Verdiğim cevap hiç değişmez. Prf. Dr. Nazan Bekiroğlu hocamın Nar Ağacı... İşte bu Sırbendeve Ay Işığım kitaplarını da onun yanına koymuyorum. Tavsiyemdir arkadaşlar. Okuyunuz...