Mütemadiyen bazı şeylere hayret etmemiz gerekiyor. Ağaçlara, dağlara, taşlara, insanlara ya da herhangi bir nesneye yahut vakaya. Hayret makamı, zihni zinde, kalbi diri tutar; tazeler, yeniler bizi.
o zaman hayret etmek için..
"her yeni günde, ertelediklerimiz için veyahut yeni başlangıçlar için yeni fırsatlar doğuyor. daha değerli çok az şey var; kıymetini bilmek gerek. insan nefes aldığı sürece, fırsatlara, tercihlere ve de ümitlere sahiptir."
"Bir süredir kitap okuyamıyorum; bu, gemisi karaya oturmuş bir kaptanın hâline benziyor. Keşfedilecek nice sır ve diyarlar seni bekliyor, lakin bir türlü açılamıyorsun denize. Hem mevsim de geçmek üzere; yelkenler açık, rüzgârlar beyhude esiyor."
"bilmek istedim; okudum, dinledim ve düşündüm, böylece bilmediklerim azalacak sanıyordum. öyle olmuyor; aksine, insan öğrenmeye ve nihayet bazı şeyleri bilmeye başlayınca, bilmedikleri daha da artıyor. elinde, acziyetini anlamaktan başka bir şey kalmıyor."
"İnsanlar kırıcıydı, kitaplara kaçtım, diyordu Cemil Meriç. Onun muhkem meskeni, uzak adası kitaplardı. Hepimiz bazen kaçarız. Kimi bir şarkıya, kimi bir şiire, kitaba veya büsbütün boşluğa kaçar. Aslında herkes, kırıldığında, yalnızlığına kaçar."
“Uyku ile uyuşukluk arasında rakseden bir hayat. Beklediğim bir şey yok. Dersler tatsızın tatsızı. Kendimi bir işe bağlayamadım. Felaket şurda ki bugünler de sınırlı. Çalışmam gereken saatlerde paçavralaşmış bir idrâkle baş başayım.”
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.