Ben evime hayli uzak bir köy okulunda ilkokulu bitirdim. Sürekli öğretmenler değişiyordu. Mekanı cennet olsun Seyfullah öğretmenim sınıftaki herkese, ailelerinden bizlere okuma kitabı aldırmasını istemişti. Şehri bile hiç görmemişim. Babam ne alırsa onu okuyacaktım. Herkesin ailesi ilçedeki tek kitapçıdan aynı hikayeleri almış tabii (Nasreddin Hoca vs di). Ama benim babam 3 tane hikaye almıştı (başka bir ilçeye yolu düşmüştü). Benim kitaplarım farklı olduğu için çok ağlamış,arkadaşlarımı kıskanmıştım. (Kırk Haramiler’di hikayelerimden biri) Durumu ağlayarak kuzenlerimle, o dönem yakınındaki başkalarıyla paylaşmıştım ve onlar bana sürekli hikayeler getirdi bir süre,hepsini okudum. Sonrasında okumayı hiç bırakmadım. Şeker Portakalı’ nı ise daha 10 yıl önce okudum ilk kez, kardeşim köy evinde unutmuş,okuyacak bir şey ararken tesadüfen buldum,haala her gidişimde tekrar okurum. Bir tane de kendi kitaplığım için aldım. Kitabı sevdiğimi yazmama gerek kalmadı sanırım. Öte yandan zaten çok güzel bir inceleme yazmışsınız üzerine ekleyecek bir şey bulamadım. Ellerinize sağlık. Keyifli okumalar