Hayatta şimdi bir şeyler olacak hissi yaşadığımız anlar vardır, bu öykülerde de o hissiyat var. Bugünü yaşamadan geçmiş olan hayatlardan, zorba akrabalıklardan, sağ-sol kavgasında yiten canlardan, töreden, yaşamın tuhaf şartlarından anlatılanlar. Çok akıcı başlayan kitap son iki üç öyküde durağanlaştı. Sanırım töre-çocuk gelin- dayak-berdel-başlık parası sarmalını okumaya tahammülüm pek yok, bunalıyorum okurken. Bunları tarih kitaplarında falan okumak istiyorum artık. Bu zamanın yazarının anlatacağı başka şeyler olmalı diye düşünüyorum. En sevdiğim öykü ‘ikimizden başka kıymetimizi bilen mi var’ hatırlamanın sihrini, çok uzun süren dostlukların tüm akrabalıklardan daha derin şeyler içerdiğini salık veriyor.
Kırsal hayatın keyfini süren insanların çağından bir öykü. İnsanların ağaca, ırmağa, hayvana kutsiyet verip yüce tuttuğu zamanlardan. Antik Yunan döneminden büyük izler taşıyor. Tanrılar, nymphalar, kehanetler, adaklar. Mitolojik hikayelerin öykü içerisinde harmanlandığı yalın, gösterişsiz bir anlatım. Saf aşk anlatılan. Erosun muziplikleri. Uzun zamandır aşk temalı bir kitap okumamıştım. Pastoral doyuma ulaştıran kitap, kadim birçok eserin öncüsü.