“Yalnızdı, korkunç bir sessizliğin ortasında, özgür ve yalnız, yardımsız ve mazeretsiz, bir daha dönememecesine karar vermeye mahkum, her zaman için özgür kalmaya mahkum...”
Şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum. Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş atmak değildi bu. Acı, insanın birlikte ölmesi gereken şeydi. Kollarda, başta en ufak güç bırakmayan, yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile yok eden şeydi.
Bazıları tanıyarak aşık olur bazıları tanımadan. Bende tanımadan aşık oluyorum İpek. Çünkü tanıdıkça aşık olamıyorum. İnsanların kusurlarını görüyorum.