Dilan Nazik

Dilan Nazik
@dilannzk
Sıkı Okur
Dr.
Hatay
24 Ağustos
7084 okur puanı
Temmuz 2017 tarihinde katıldı
304 syf.
·
Puan vermedi
Yazar insanların hayvanlar üzerindeki orantısız gücünü sorguluyor bu kitapta. İnsan kendini rahatlıkla diğer canlıların üstünde konumlandırıyor. Öyle bir üstünlük ki bu onları sınırsızca öldürme hakkını veriyor insanlara. 19. yy öncesine kadar hayvanlar ve insanlar dünyanın merkezindeler, insan ve hayvan arasında metaforik ilişkiler kuruluyor, Eski Yunan’da 12 ayın her birini bir hayvan temsil eder Homeros İlyada destanında savaş meydanında bir askerin ölümünü sonra da bir atın ölümünü aynı şekilde betimler. Kuramlar değişince insanlar ve hayvanlar arasındaki bu ilişki de değişti. Ruhu bedenden ayırıp, metaya dönüştürünce Bir makineye indirgendi hayvanlar da. İşte yazarımız bu dönüşümü, bu sınırları işliyor kitabında. “Gerçek yaşlandı ve bunadı; ne de olsa, her canlı organizma gibi kesinlikle aynı yasalara tâbi – yaşlanıyor… Apoptoz, maddenin yorgunluğu ve tükenmesiyle gelen doğal ölümdür. Yunancada bu sözcük ‘taç yapraklarının dökülmesi’ anlamına gelir. İşte dünya da taç yapraklarını döktü.” Diyor. Kitapta baş karakter astrolojiyle ilgilenen yaşlı bir kadın. Çevresinde “avcılık” adı altında zevk için hayvanları öldürenler için düzenli olarak polise şikayet mektupları yazıyor. “Deli kadın” diyorlar ona. Daha sonra avcılar birer birer ölü bulunuyor. Hayvanlar intikamını mı alıyor insanlardan? Mümkün mü bu? Bir polisiye, kara mizah romanı. Konu güzeldi, sizi bazı konularda düşündürtüyor ama anlatım oldukça basit ve sıradan. Kitaptaki tek edebi yan Blake’ten alıntılar. Bir daha okur muyum bu “Nobel ödüllü” yazarı? Okumam.
Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde
Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri ÜzerindeOlga Tokarczuk · Timaş Yayınları · 20201,889 okunma
Reklam
592 syf.
6/10 puan verdi
Öncelikle sevdiğim kısımları yazayım, topluma ayna tutmuştu, o dönemdeki mujik yani rus köylüsünün düşünme biçimi, makineleşmeye direnişi, refahın yükselişi için Avrupalılaşma’yı savunanlar, bir tarafta eğitim düzelmeden bunun düzelmeyeceğini, diğer tarafta tersine ekonomi iyileşirse eğitimin de iyileşeceğim savunanlar.. Modern eğitim ve klasik
Anna Karenina - Cilt 1
Anna Karenina - Cilt 1Lev Tolstoy · Yordam Edebiyat · 202139,7bin okunma
328 syf.
9/10 puan verdi
Normal misiniz? Hiç normal olup olmadığınızı düşündünüz mü? Yaptığınızda kendinizi anormal-kötü hissettiğiniz bir şeyi başkalarının da yaptığını öğrendiğinizde “normal”miş deyip vicdanınızı rahatlattınız mı? Kahramanımız “düzen adamı” çocukluğunda kertelenkeleleri öldürünce aldığı zevkten sonra kötü hisseder kendini, arkadaşlarının da bunu yaptığını, öldürmenin herkese zevk verdiğini ,bunun normal olduğunu bilmek ister ama kimse böyle değildir, yalnız hisseder, içgüdülerine karşı koyarak normal olarak onlardan biri olarak geçirmeye adar ömrünü, eğer çoğunluk gibi yaşarsa, onların normali gibi yaşarsa kendisinin de “normal” olacağını düşünür. “Marcello sürekli olarak içgüdüsel dürtülerine karşı bir savunma halindedir. Tek isteği tıpkı tatlı eşi Giulia gibi artık normalliği hissetmeyecek derecede normal olabilmektir. Yine de sık sık normalliği de sorgularken bulur kendini; “Normal insanlar iyi değil, diye düşündü yine, çünkü normalliğin bilinçli olsun olmasın duyarsızlık, aptallık, korkaklık hatta canilik gibi hepsi olumsuz çeşitli suç ortaklıkları yoluyla daima ağır bir bedeli oluyordu.” Düzen adamı Marcello normal olmak uğruna bütün hayatını harcadı, peki bu normal neydi? Toplumun ikiyüzlü ahlak anlayışından, ahmaklığından, korkaklığından başka neydi? “hepimiz masumduk… Ben de masum değil miydim? Hepimiz şu veya bu şekilde masumiyetimizi kaybediyoruz. Normallik böyle işte.”
Düzen Adamı
Düzen AdamıAlberto Moravia · Kolektif Kitap · 2019245 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
136 syf.
·
Puan vermedi
Nazi Almanyası ’nda birer militarist olarak yetiştirilen çocuklar.. Her gün radyoda, evde en üstün ırk oldukları, savaşmaları gerektikleri yönündeki faşist söylemlerle -çocukların oyun hamuruna şekil verilip kurumaya bırakılması gibi- büyütülüyorlar. Ortaya empatiden yoksun kendilerine ait düşünceleri olmayan çocuklar çıkıyor. Yazar bunu insanların artık Tanrı'yı unutmasına bağlıyor, ondan uzaklaştıkları için insanlıklarından da uzaklaştıklarını söylüyor. Burada kocaman bir parantez açıp bir dine sahip oldukları için ahlak'a ihtiyacı olmadığını savunan insanlardan bahsedebiliriz ama neyse konumuz o değil. Zenciler insandır, diyen bir öğretmen.. Bunu şaşkınlıkla karşılayıp ailelerini durumu anlatan, öğretmene “zenci” diye lakap takıp dalga geçen çocuklar.. Ailelerin “ zencilere nasıl insan dersin” diyerek öğretmeni şikayet etmeleri, öğretmenin uyarı alması.. Daha sonra militarist çocuklar yetiştirmek için bir asker eşliğinde çocukların öğretmenle beraber kampa götürülmesi, orada işlenen cinayet ve katille beraber içimizdeki Tanrı arayışını anlatan bir kitap. Oldukça akıcıydı, yalın anlatımı vardı, kısa sürede okunur :)
Tanrısız Gençlik
Tanrısız GençlikÖdön Von Horvath · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20213,160 okunma
104 syf.
4/10 puan verdi
İncelemeden ziyade kitap hakkında ufak bir yorum diyelim. Akıcıydı, basit bir anlatımı vardı. İki engelli çocuğa sahip bir babanın mektubunu okudum. Engelli çocukların ailelerinin düşündükleri/hissettiklerine dair duygusal bir kitap diyelim. Bana farklı bir bakış açısı sunmadı, “ulan hiç bu açıdan bakmamıştım engelli bireylere/ ailelere” falan demedim. Eğer bir kitap bana farklı bir şey sunmuyorsa o düşünceyi öyle kelimelerle dile getirmeli ki “evet işte o hep söylenilen hep hissedilen duygu ama kimse onu bu şekilde dile getirmemişti” demeliyim ama o da yoktu. Düz acıklı hikaye işte. Velhasıl ödül almış falan ama tırt bence.
Nereye Gidiyoruz Baba?
Nereye Gidiyoruz Baba?Jean-Louis Fournier · Yapı Kredi Yayınları · 20093,056 okunma
Reklam
Reklam