Normal misiniz? Hiç normal olup olmadığınızı düşündünüz mü? Yaptığınızda kendinizi anormal-kötü hissettiğiniz bir şeyi başkalarının da yaptığını öğrendiğinizde “normal”miş deyip vicdanınızı rahatlattınız mı?
Kahramanımız “düzen adamı” çocukluğunda kertelenkeleleri öldürünce aldığı zevkten sonra kötü hisseder kendini, arkadaşlarının da bunu yaptığını, öldürmenin herkese zevk verdiğini ,bunun normal olduğunu bilmek ister ama kimse böyle değildir, yalnız hisseder, içgüdülerine karşı koyarak normal olarak onlardan biri olarak geçirmeye adar ömrünü, eğer çoğunluk gibi yaşarsa, onların normali gibi yaşarsa kendisinin de “normal” olacağını düşünür.
“Marcello sürekli olarak içgüdüsel dürtülerine karşı bir savunma halindedir. Tek isteği tıpkı tatlı eşi Giulia gibi artık normalliği hissetmeyecek derecede normal olabilmektir. Yine de sık sık normalliği de sorgularken bulur kendini; “Normal insanlar iyi değil, diye düşündü yine, çünkü normalliğin bilinçli olsun olmasın duyarsızlık, aptallık, korkaklık hatta canilik gibi hepsi olumsuz çeşitli suç ortaklıkları yoluyla daima ağır bir bedeli oluyordu.”
Düzen adamı Marcello normal olmak uğruna bütün hayatını harcadı, peki bu normal neydi? Toplumun ikiyüzlü ahlak anlayışından, ahmaklığından, korkaklığından başka neydi?
“hepimiz masumduk… Ben de masum değil miydim? Hepimiz şu veya bu şekilde masumiyetimizi kaybediyoruz. Normallik böyle işte.”