"Ben sana rehber değil, ancak yoldaş olabilirdim, fakat yolu ikimiz de bilmiyorduk ve birbirimize yük olmaktan, birbirimizi şaşırtmaktan başka bir şey elimizden gelmiyordu."
Doğrusu, vaktimi nasıl geçirdiğim uzun zamandan beri kimsenin umurunda değil. İnsan yalnız yaşayınca, anlatmanın bile ne olduğunu unutuyor: İnandırıcılık da dostlarla birlikte ortadan kayboluyor.
Sayfa 22
Zaman bana da bir nehir gibi geliyor. O nehirde yüzüyorum. Sular akıyor ama hangi damla arkamda, hangisi önünde; nehir mi daha hızlı akıyor, ben mi; su önüme mi geçiyor, arkamda mı kalıyor anlayamıyorum. Gerçek olan tek şey sonsuz bir akış.
Zaten her şey geçip gider. Geriye sadece kozmik güç ve madde kalır, onlar da ebediyen devam edecek, sonu gelmez bir akış içinde birbiriyle itişip çekişecek o ölümsüz tipleri ortaya çıkarır: rahibi, askeri ve kralı.
...Kimisi savaşacak, kimisi yönetecek, kimisi dua edecek; uygar devletin hayranlık veren, eşi benzeri görülmemiş harikalarının, sonu gelmemecesine, tekrar tekrar kanlı iskeletleri üzerinde yükseldiği tüm diğer insanlarsa büyük ıstıraplar içinde sürekli çalışacak.
Elin ağzı torba değil arkadaş. Söyler. Onda da nefis var sendeki gibi. O da insan. En az senin, benim kadar!"
"Var, doğru..."
"Yemeğin, ekmeğin hasını yiyoruz. Onlarsa bizden çok daha ağır iş altındalar. Hem yiyoruz, hem de heriflere laf ettirmiyoruz. Bu kadarına hakkımız yok!"
"Onlar amele," dedi ırgatbaşı, "ırgat!"
"Sen? Ben?"
"Sen ustasın, ben de ırgatbaşı!"
"Sen, ben hatta ağa olmasa da işler yürür amma onlar olmasa yürümez!"
Orhan Kemal
Bereketli Topraklar Üzerinde, Orhan Kemal
Sayfa 236 - Everest Yayınları
Vay anam vay! Ben böyle roman okumadım kardaş. Böylesine güzel betimlemeylen, bu kadar güzel içine alan cümleleriylen hikâyesini yaşattıran, hissettirebilen bir roman okumadım. Hele romanı bitirdikten sonra yüzümü yudum da öyle kendime geldim, birçok sayfasında duygularımlan yaşadım da okudum işte. İpil ipil ışık gibi parlıyor kitabın cümleleri, ipil ipil parlayarak oluşturuyor kelimeler cümleleri. Epey zamandır okuyacaktım emme nedense bekletir dururdum Yaşar Kemal gibi kalem efendisinin bu eserini. Daha zamanı değil, daha çok yaşayacağım daha çok içine girebileceğim zamanı beklerdim ve bu zamanlarda da okumak nasip oldu işte. Her bir sayfasında her bir