Adam radyoyu açıyor. Allah, sözcüğünü seçiyorum. İlahi olmalı. Sonra erkek sesi, cehenneme gidecekleri betimliyor. Tanım bize uyuyor. Erkek sesi öfke ve heyecan içinde cehennemi anlatırken bir şey arabanın içinde büyüyor, nefes alacak yer yok sanki.
Orospu çocuğu, diyor, kafasını kaldırmadan. Sızmamış, sızsaydı. Adam koltukta kıpırdanıyor, direksiyona yüklenip doğruluyor. O ânı beklermiş gibi. Dikiz aynasından arkaya bakıyor. Bir şey mi dediniz? Yok, diyorum, telaşlı, bir yandan kavga da edebilirler, sayıklıyor. Yarın işte ilk günüm, niçin bu kadar içtim, ne işim var. Şu yol bir bitse. Orospu çocuğu, diyor yine. Taksici gözünü dikiyor, bu kez bana, Hanımefendi diyor, mukayyet olun lütfen, siz olmasanız. Ben olmasam ne, diyecek oluyorum, takside cehennemin işi ne, niçin herkes ötekini iteklemeye çalışıyor, niçin, orospu çocuğu, diyen ben değilim, bir şey demiyorum. Kavgaya hazırım, üşeniyorum da bir yandan. İnelim, diyorum, müsait bir yerde. İniyoruz.