- Ee, Kazake, sen ve ben zengin insanlar olduk. Yakında bir kere daha malımızı mülkümüzü alıp bizi sürmesinler sakın!
- Sözüne dikkat et Yedigey!
- Şaka yaptım, Kazake, şakadan anlamaz mısın?
- Bazı şeyler vardır ki onlarla şaka yapılmaz!
- Ama Kazake, neredeyse üzerinden yüz yıl geçti bu olayın.
- Asıl mesele de bu işte. Zaman ne kadar geçerse geçsin, bazı konularda hiçbir şeyi değiştirmez. Elinden malını mülkünü, varını yoğunu alsalar, bundan ölmezsin. Bunları yine edinebilirsin. Ama senin onurunu kırar, ruhunu öldürürlerse, işte buna çare yoktur.
Oryantalizmler cömert bir tecessüsün insan düşüncesine kazandırdığı fetihler değil, çok defa kapitalizmin emellerini gerçekleştirmeye yarayan birer keşif koludurlar. (...) Kapitalizm sömürmek için tanır.
Eğer İslâm sadece şeriatın fıkhından ibaret olsa, İslâm filozoflarından nasıl söz edilebilir? Filhakika çağlar boyu fakihler filozoflara kök söktürmüştür.
İslam bilginleri aklı tarif ederken iki önemli nokta üzerinde dururlar: İnsanda hem yaradılıştan mevcut bir aklın (akl-matbu) bulunduğu, hem de sonradan edindiği tecrübelerle ikinci bir akıl (akl-ı mesmu) kazandığı. (..) Hazret-i Ali'ye nisbet edilen bir izaha göre akıl, matbu ve mesmu olmak üzere ikiye ayrılır: Matbu akıl bulunmadığı takdirde mesmu aklın hiçbir faydası yoktur; tıpkı görmeyen göze güneş ışığının fayda vermediği gibi. Akl-ı matbu Allah vergisidir; bununla beraber her insanda aynı derecede bulunmaz. Akl-ı mesmu ise insan tarafından elde edilir.